25 Ağustos 2008 Pazartesi

Sağlam stil sağlam vücutta bulunur 2009 yazının teması.








Sağlam ‘’STİL’’ sağlam vücutta bulunur.

2008 Yaz sezonu daha henüz başlamışken, 2009 yazından bahsetmeye ne dersiniz?? Moda dergilerine göz atıp alışverişe çıkmadan önce, Türkiye’nin en çok okunan moda sitesi www.modaturkiye.com ‘un sizler için hazırladığı analizleri iyi okumanızı tavsiye ediyoruz..

Aklını ve sağlını düşünen tüketici en ‘’TREND’’ tüketicidir.

ECO-URBAN(Ekolojik Kent) :
Sigara dumanı, hava kirliliği, yoğun trafik…saymakla sonunu getiremeyeceğimiz şehirsel problemlerin yarattığı artan doğa özlemini, büyük kentlerde sağlıklı yaşam için verdiğimiz çabaları ve bu çabanın moda’ya olan yansımasını takip edebileceğimiz bir tema ECO-URBAN teması. Hayatımızın büyük bir çoğunluğunu geçirdiğimiz şehir hayatından kaçmak yerine, yaşadığımız şehiri daha yaşanabilir hale getirmek, ve bu çabayı giyim stilimiz ve renklerle dile getirmek Urban temasının genel mantığını özetliyor …
Trekking, yani şehir/doğa yürüyüşlerineve bu aktivitelerde bizlere rahatlık sağlayan organik kumaş ve stillere dikkatimizi çeken bu tema, bizleri adeta kışın gri ve siyah tonlarından uzak tutmak için çabalıyor. Teknik kumaşlarda dahi romantik ve doğaya duyarlı bir yaklaşım söz konusu. Out-door ve safari tarzları, floral ve tropical desenlerle birlikte romantik şehir yaşam stilinde işleniyor

Cep’te dahi taşınabilir hafif yağmurluk ve parkaların çok modern bir biçimde stilize edilmesiyle, spor ve aktif stilin günlük kıyafetlerimize nasıl yansıdığını göreceğiz 2009 yazında.

Tropik bitkileri şehirde hayal edin….. Doğal bitki boyaları ile boyanmış organik kumaşları üzerinizde hissedip, tüm yaz tatilinizi şehrin merkezinde geçirdiğinizi hayal edin. Hayal gücünüzü zorlayarak doğa’ya karşı duyduğunuz tutkunun artmasına fırsat tanıyın.

Şehri daha farklı ve yaşanabilir hale getirmek için moda bizlere yardımcı olamaz mı sizce?

SECOND SKIN (İkinci Ten):
Bir Yunan heykeli gibi kalıcı ve unutulmaz olmak ister miydiniz? Bu soruya verdiği cevap “evet” olan kadınlara, 2009 yazı için tavsiyelerimiz şu şekilde olacak..

Spor yap, bol su içmeye özen göster, enerjini ve motivasyonunu kaybetme, duyarlı olmaya çalış. Ruh sağlığına ve vücuduna zarar verecek hiçbir yabancı madde kullanma. Çözümü sadece estetik operasyon uzmanlarına danışarak değil, kendini severek ve vücudunu tanıyarak bulmaya çalış. Pozitif düşünerek ve bu pozitifliğini hayatın renkleri ile birleştirerek de genç ve güzel kalabileceğini aklından çıkartma.

Kuaförde zaman kaybederek yenilenmek yerine, fitness salonunu tercih ettiğin için kendine güvenin yerine gelecek. Kendine, nasıl görünüyorum sorusundan önce, nasıl hissediyorum sorusunu sormayı tercih edeceksin. Sadece seksi değil, sportif ve sağlıklı bir fiziğe sahip olarak da vazgeçilmezliğini korumanın trend olmaktan daha öncelikli geldiğinin farkına var.

Kendini tanıyarak ve sevmeye çalışarak başlayacağın 2009 ilkbahar ve yaz sezonunda, stilini ise şu parçalar ile zenginleştirebilirsin. Doğal ve pastel tonlar ve ten rengine yakın olan turuncu tonları sezonun en önemli renkleri olacak diyebiliriz. Uzun pratik ve hafif parkalar, dar olmayan esneklik taşıyan pantolonlar ve spor sırt çantaları ile genç ve dinamik hissedeceksin. Asla yaşlanmayacaksın, çünkü her zaman sağlığına dikkat edecek, doğru beslenecek ve bol bol yürüyüş yapabileceğin rahat kesimleri ve spor ayakkabıları tercih edeceksin. Renklerde ise; ten rengi, turuncunun her tonu, spor gri tonlarını kullanırken, bolca gördüğün beyazın aksine siyahı minimum düzeyde kullanacaksın. Teninin rengini ortaya çıkartacak, rahat hareket etmeni sağlayacak her detaya özen göstereceksin. Mini balon elbiseler, bol ve geniş tunik elbiseler, teknik ve hafif kumaşlardan yapılan geometrik kesimler ile, romantik formları tercih ederek tek parça ile de feminen bir tarz oluşturabileceksin. Yoga’nın veya spor yapmanın o kadar da zor ve masraflı olmadığını küçük bir araştırma yaparak sende anlayacaksın. Spor ve aktif stilin pijama stili olmadığını keşfedeceksin; ve rahat giysiler tercih ettiğinde, moda’yı takip ettiğini hissedeceksin.

Şalvar kesimli pantolonların spor kumaşlarla nasıl modernize edildiğini görecek; hareketli geçen günlük yaşamımızda, nerede-nasıl rahat olman gerektiğini vitrinlerden önce sen keşfedecek ve karar vereceksin.

MINERALI(Mineraller):
Vahşi doğa’da sınırsız bir yolculuğa çıktığınızı varsayalım. Bu temada doğal olan her şey ama her şeyin lüks ile harmanlandığını göreceğiz. Lav taşları ve mineral dokulu taşlar aksesuarlarınızı oluşturacak.

Mineraller teması kendimizi doğal malzemelere karşı daha yakın hissedeceğimiz bir tema. Naturellik, denizden gelen sağlık, doğa dokularının transparan ile mixlendiğini, ve bunun kumaşlara, trikolara yansıdığını göreceğiz. Gri taş renkleri, kum beji, vahşi deniz yosunu yeşili, kristalleşmiş kaya rengi tonları, roliyef dokulu metalleşmiş ottoman kumaşlar, likitleşmiş parlak dokulara rastlayacağız.

Taş grisi, okyanusun derinliğindeki koyu ve sonsuz mavi , petrol yeşili, yosun yeşili, kum kırmızısı ve beji, doğal ve koyu renkli deri aksesuarlar, vs… Hasır kumaşlar, çok normal ve doğal görünümlü herhangi bir kimyasal işlenmeye tabi tutulmamış keten kumaşlar, etnik-chic birleşiminin zenginliği, süed dokular, vahşi hayvanların yüzey ve dokuları, ahşap ve benzeri malzemeler. Mermer veya seramik gibi taş yüzeylerin çatlamış görünümünün, kumaş efekti veya baskı olarak kullanıldığını göreceğiz. Doğa’daki dokuların elegant, seksi ve kadınsı bir gardroba dönüşebileceğini, üzerimizde giysilerde hissedeceğiz.

Kaftan tunik elbiseler çok önemli bir yer teşkil ediyor bu stilin içerisinde.

MİNERALLER teması sadece yeni olanın değil eskimiş ve yaşamış yüzeylerinde yeni bir stil ile çok trend ve kalıcı bir stil haline dönüşebileceğinden şüphe duymayacağımız bir tema



--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

kendinizi mutlu hissetmek için öyle çok nedeniniz varki hayatta!






İlk görüşte güzelliğini belli etmeyen, ama bir kere ayak bastıktan sonra hiç bitmeyecek bir aşkla bağlandığınız bir yer oldu mu hayatınızda?

Bozcaada ufaklığından beklenmeyecek süprizlerle dolu.

Nasıl da boz ve terkedilmiş görünüyor uzaktan…
Ta ki bu boz görüntünün arkasındaki uçsuz bucaksız bağları, onları bekleyen güzelim bağ evlerini, rüya gibi kumsallarını, pırıl pırıl temiz denizini,  size özel olacak kadar küçük koylarını, kekik kokulu tepelerini, lezzetli şaraplarını ve yemeklerini keşfedene kadar...sonra ilk gördüğünüz halini bile sevgiyle bağrınıza basıyorsunuz...

Kendinizi mutlu hissetmek için öyle çok nedeniniz varki hayatta , işte bu küçük ada size bunları hatırlatıyor kısacası...
 

Seyhan'la karar verdiğimiz günden beri Bozcaada rüyalarıma girmişti bile.4 gün kalmaya karar vermiştik.Eğer otobüsle yolculuk yapmayı düşünüyorsanız ortalama 8 saat sürüyor.Truva Metro Kamil Koç gibi firmalar Bozcada'ya seyahat imkanı tanımaktadırlar.Trakya üzerinden Eceabat'a varıp gemiyle Çanakkale'ye varıyorsunuz.Ezineden sonra Geyikli iskelesi son durak.Bizim şöför uykusuzluk nedeniyle olsa gerek bizi bir önceki durakta indirmeye kalkınca  muavinin uyarısıyla son anda kendimizi tekrar otobüste bulduk.İstanbul'dan 22:00 otobüsüyle çıkıp Sabah 06o da varmıştık Geyikli iskelesine.İlk feribot sabah 09:00 daymış diyorum bu detayı atlamışız.Rüzgar öylesine sert ve hava karanlıktıki biraz ürpermiştik.Çay bahçeleri var ama kapalı bölümleri 08:00'den önce açılmıyor.2 saat geçmek bilmedi.Sıcak bir çay ve tostla kendimize geldik.

Feribot serin ve deniz çok keyifliydi.Adonis pansiyonda kalmayı planlamıştık.Rezervasyonumuzu İstanbul'dan yapmak çok akıllıcaydı.Zira sezonda yer bulamayabiliyorsunuz Bozcaada'da. İskeleden karşılanmıştık .Pansiyona vardığımızda çok sıcak bir aile karşılıyordu bizi.Günü kaybetmemek için hazırlanıp dolmuşla Ayazma plajına varmıştık bile.Adada dolmuş kültürü çok gelişmiş.Akvaryum Ayazma Sulubahçe ve Mitoz koylarına dolmuşla ulaşabilirsiniz.Vahit'in yeri keyifle yemek yiyebileceğiniz  güzel bir mekan Ayazma plajında.

Akşamları Çınaraltı kafede damlasakızlı türk kahvesi içmenizi tavsiye ederim.Servise dahil olan puro çikolata ve bademlikörü ikram olarak sunuluyor.

Her gün 1 kilo incir  ve üzüm yemek kaçınılmaz.

Koreli'de balık yemek madoda irmikhelva-dondurma ve sakızlı muhallebi favorilerim arasında.

Bisiklet ve vespa kiralayabiliyorsunuz.Dikkat edin A2 ehliyetiniz yoksa vespa kiralayamıyorsunuz.Ben şansımı fazlasıyla zorladım ama bisikletle ada turu yaptım sonunda.

Adanın pidesi ve patlıcanlı böreği çok meşhur.Zeytinyağlı ve balık menüleri olduğunca zengin.Ahtopot güveç çok lezzetliydi.

Çamlıbağın tadım gecesi(şarap) çok eğlenceliydi.Yunan ve türk şarkılarının harmanlanıp sahneye yansıması bizleride coşturdu.Ardından Ayazma plajında Beach party vardı.Ateşler yakılmış kumsalın üzerine.Ay gökyüzünde bir başkaydı bu gece.

Aramızda kalsın ama Adanın büyülü havası sizi o kadar içine alıyorki buraya yerleşip yaşamınıza burada devam etmek istiyorsunuz.Bu fikirde yeni bir iş arayışına girmenize neden oluyor.Adanın geçim kaynağı şarap  ve turizmcilik.Şaraptan anlamadığımıza göre pansiyon işletme fikri 4 günlük hayal bile olsa iyi geldi.Satılık ilanı gördüğümüz bir rum evi bizi büyülemişti. 7 odalı eski konak bize çok güzel hayaller yaşatmıştı 4 gün için bile olsa..

BOZCADA'ya gelmek büyük bir şans.Yüreğimizin sesini dinlemekle çok doğru bir karar almışız.

Huzur içinde İstanbul'a dönmek ne büyük huzur...

Sevgiyle kalın.Herşey gönlünüzce olsun.Hakkınızda hayırlısıysa tabi...




--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Hiç yorum yok: