Yüzme sporu, göğüs kafesi çevresindeki solunum kaslarını güçlendirdiğinden astımlı hastalar için tavsiye edilir. Ancak astımı olanlar, açık havuz veya denizi tercih etmelidir. Çünkü kapalı alanlardaki yüzme havuzları temizliğinde kullanılan kimyasal maddeler duyarlı astımlılarda solunum zorluğu doğurabilir.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte alerjik hastalıklarda artış görülüyor. Bu hastalıklardan, özellikle astımlılar ve bünyesi alerjenlere zayıf olanlar etkileniyor. Bahar aylarında başlayıp, yaz ortasına kadar devam eden dönem alerjik astım ve rinit tanılı kişilerde öksürük nefes darlığı, hapşırık krizleri, gözlerde sulanma gibi yakınmaların oluşmasına neden oluyor.
Polenler
Polen veya daha sık bilinen ismiyle çiçek tozları üreme amacıyla rüzgar veya böceklerle diğer bitkilere taşınır. Alerjik hastalıklar açısından asıl önem taşıyan 20-60 mikron büyüklüğündeki rüzgar ile çok uzak yerlere ulaşabilen tipleridir. Polenler kapı ve pencerelerden evin içine de girebilir. Astımdan daha çok alerjik rinit yakınmalarını şiddetlendirir. Yüksek binalarla çevrili oturum alanlarında deniz kenarına göre daha yoğun bulunurlar. Bu yüzden şehir içi yaşamı polenlere maruziyet açısından daha risklidir.
Bu dönemde önerdiğimiz korunma yolları ise ev kapı ve pencerelerinin kapalı olması, ev ve arabanızda polen filtresi bulunması, polenlerin havada yoğun olduğu sabahın erken saatlerinde dışarı çıkmamak, deniz kıyısında tatil yerlerini tercih etmek, güneş gözlüğü kullanmak, dış ortamdan ev ortamına geçince saçınıza yapışmış olabilecek polenlerden arınmak için saçlarınızı yıkamak ve kıyafetlerinizi yatak odanızın dışında bekletmek…
Küf mantarları
Küf mantarları sıcak ve nemli ortamlarda üreyen bir türdür. Genel olarak yaz ve sonbaharda üremeleri artar. Ev içinde nemli, havalanmayan ve karanlık odalarda sık gözlenir. Pencere kenarları, duş ve musluk yakınlarında daha çok üreyebilirler.
Ev dışında nemli ortam ve çok ağaçlıklı alanlardan uzak durmalı, ahır, kümes gibi havasız ortamlara girmemeli ve evinizin yakınındaki işlevsiz su birikintisi ve kanalları kaldırılmalıdır.
Ev içindeki önlemler ise ev içi nem %50’nin altında tutulmalıdır. Nemli duvarlar seyreltilmiş çamaşır suyu ile yıkanmalıdır, ev içinde fazla saksı bitkisi tutulmamalı ve banyo, tuvalet ve duş alanları ıslak ve kirli bırakılmamalıdır.
Bunların yanı sıra yaz mevsimi, astımlı hastalar için en uygun olan ve önerilen yüzme sporu için ideal bir dönemdir. Yüzme göğüs kafesi çevresindeki solunum kaslarının güçlendirdiğinden oldukça faydalıdır. Astımı olan hastalar özellikle açık havuz ve denizde yüzmeyi tercih etmelidir. Çünkü kapalı alanlardaki yüzme havuzları temizliğinde kullanılan kimyasal maddeler duyarlı astımlılarda solunum zorluğu doğurabilir.
Kurdeşen ve egzama
Kurdeşen, ürtiker olarak tanımlanan deride hafif kabarık, pembe-kırmızı renkte ve genellikle kaşıntılı lezyonlardır. Üzerine basıldığında ise renk solar. Vücudun herhangi bir yerinde tek tek veya birleşmiş olarak oluşabilir.
Ürtiker her yaş grubunda görülebilir. Bu hastaların kendileri veya aile öykülerinde alerji varlığı saptanır. Pek çok nedene bağlı gelişebilen ürtiker yaz aylarında sıklıkla güneş alerjisi olarak karşımıza çıkar. Bu durum güneş ışınlarına maruz kalınınca gelişir. Önce kaşıntı ve ardınan kızarıklık ve deride kabarma gözlenir. Tedavisinde güneşten sakınmak çok önemlidir. Antihistaminik ilaçlar kullanılır.
Atopik dermatit egzema ise alerji öyküsü olduğu bilinen kişilerde kronik ve yinelenen bir durumdur. Genellikle çocuk yaşlarda sıktır ve temel özelliği gün içinde başlayıp gece şiddetlenen kaşıntıdır. Erişkinlerde sıklıkla deride tahriş yapabilen losyon, parfümlü sabun, deterjan gibi maddelerin kullanımıdır. Yaz aylarında da güneşten koruyucu ürünlerde fazla katkı maddesi olması, deniz veya havuz suyunun soğukluğu bu durumu tetikleyebilir.
Koruyucu önlemler arasında terlemeyi önlemek, uzun kollu, bol ve açık renkte giysileri tercih etmek, ani ısı değişiklerinden kaçınmak, katkı maddesi yoğun olan vücut ürünlerinden kaçınmak, gerektiğinde yakınmaları kontrol etmek için antihistaminik ilaçlar, kortizonlu pomatlar veya deri kuruluğunu azaltacak yağlar kullanılmalıdır. Yaz aylarında deniz ürünleri, kabuklu deniz ürünleri, değişik soslar ve mayalı içkilerin tüketiminde de dikkatli olmalıyız.
Arı sokması
Yaban arıları veya bal arılarının sokması sonucu o alanda ağrı, kızarıklık ve şişme gibi kendiliğinden gerileyen lokal bir reaksiyon gelişebildiği gibi, anaflaksi denilen ve sokulan kişinin ölümüne yol açabilen bir reaksiyon da doğabilir. Anaflaksik reaksiyonlarda deride yaygın şişlik, deri altında ödem, nefes darlığı ve dolaşım bozukluğuna bağlı şok tablosu gelişir. Özellikle baş ve boyundan arı sokmalarında anaflaksi gelişme olasılığı daha yüksektir.
Arı soktuğunda yapılması gerekenler deriye takılı kalan iğnenin ezilmeden özenle çıkarılması, sokulan bölgenin bol su ve sabunla yıkanması, sulandırılmış amonyak ile dezenfekte edilmesi, sokulan yere buz uygulanması, gerektiğinde kortizon ve antihistaminik veya adrenalin içerikli ilaçların uygulanmasıdır. Anaflaksi benzeri bulgular gösteren kişilerin ise en kısa zamanda bir sağlık kurumuna ulaştırılması gerekir.
Yaz aylarında sık gözlenen arı sokmalarından korunmak için ise arıların bulunabileceği yerlerde uzun kollu gömlek ve pantolon tercih edin, parlak ve canlı renkte giysilerden kaçının, açıkta yemek yemeyin ve açıkta yemek bırakmayın, çöplerinizi evin dışına alın, bahçe işleri yapacaksanız eldiven kullanın ve bahçeye yalınayak basmayın, parfüm kullanmayın, arabanıza bindiğinizde arı olmadığından emin olun.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
İlk gece korkusu

İlk gece kabusu.Şaşırtıcı olansa, bu sorunların eğitim düzeyi yüksek kadınlarda da görülüyor olması. Bu sorunları yaşayan yeni evli çiftlere, doktora gitmekten çekinmemeleri gerektiğini söyleyen uzmanlar, bu korkuların çözümsüz olmadığına dikkat çekiyor. Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Bülent Urman ve Dr. Alper Mumcu, pek çok çiftin hayatını zorlaştıran seks korkularıyla ilgili soruları yanıtladı: İlk gece korkusu Türkiye'de çok sık rastlanılan bir durum mu? İlk gece korkusu sadece
ülkemizde değil, cinselliğin nispeten kısıtlı yaşandığı tüm toplumlarda ya da bireylerde ortak olan bir korkudur. Bunu ilk gece korkusu olarak değil, ilk ilişki korkusu olarak adlandırmak da mümkündür. Ancak evlilik öncesi dönemde yaşanılan ilk cinsel deneyim, çoğu zaman gerdek gecesi korkusuna göre daha hafif olmaktadır. Bunun nedeni, gerdek gecesinin bazı toplumlarda yarattığı sosyal baskılar olabilir. Konuya Türkiye açısından baktığımızda, geçmişe göre nispeten bir azalma görülmesine rağmen, bu sorunların hâlâ azımsanamayacak düzeyde karşımıza çıktığını görüyoruz.
İlk gece korkusu, daha önce cinsel hayatı olmayan kişilerde mi görülüyor?
İlk gece korkusu, doğal olarak, evlendiği gün ilk cinsel deneyimini yaşayacak olan kadınlarda görülmektedir. Ancak nadir de olsa, yukarıda belirttiğimiz gibi, önceden sorunsuz cinsel ilişki yaşamış kişilerde de, bu sosyal baskılar neticesinde ortaya çıkabilmektedir.
İlk gece korkusunu kadınlar mı erkekler mi yaşıyor?
Her iki cinste de bu tür korku ve sorunlar yaşanabilir. Ancak kadınlarda görülme sıklığı çok daha fazladır.
İlk gece korkusu ne kadar uzarsa bir uzmandan yardım almak gerekir?
Bu konuda net bir süre vermek çok doğru değil. Çiftlerin beklentileri ve çabaları, süreyi belirleyen temel faktördür. Bazı çiftler birkaç ay süre ile bu durumu bir sorun yapmadan atlatabilmektedir. Diğer bir grup ise, birkaç gün içinde ilişki gerçekleşmezse uzmana başvurmaktadır. Kanımca ideal olan, en azından 1 hafta kadar bekleyip, sorunu kendi başlarına çözemezlerse profesyonel yardım almalarıdır.
Eğitim düzeyi ilk gece korkusu üzerinde etkili midir? Bu korku yalnızca cinsel baskıyla yetişen insanlarda mı ön plana çıkıyor?
Şaşırtıcı şekilde, eğitim düzeyi çok yüksek olan kadınlarda da bu sorun yaşanabiliyor. Yani eğitim ya da sosyoekonomik düzey ile direkt olarak bir ilişkisi yok.
İlk gece korkusu nedeniyle erkekler arasında iktidarsızlık problemi görülüyor mu?
Kadınlardaki kadar sık olmasa da, erkeklerde de strese bağlı olarak, ilk gece sertleşme sorunları ortaya çıkabiliyor. Bu durum özellikle ilk kez, evlendiği gün cinsel ilişkiye girecek olan erkeklerde daha belirgin olarak karşımıza çıkıyor.
Yaş ilerledikçe bekaret bir soruna dönüşür mü?
Genel olarak yaşın ilerlemesi ile birlikte cinsel ilişki korkuları daha da belirginleşiyor. Bekaret bir soruna dönüşmese bile cinsel ilişki isteği azalıyor ve buna paralel olarak ilişki fikrinin yarattığı korku artıyor.
Kızlık zarı tamiri yapılıyor mu? Bu tür korkuları olan genç kızlara yardımcı olunuyor mu?
Kızlık zarı tamiri sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde yapılıyor. Ancak çoğu ülkede bu ameliyatlar gizli olarak uygulanıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde bekaret önemli bir faktör olmadığı için farklı amaçlar ile kızlık zarı tamiri yapan klinikler mevcut.
Çiftlere ilk gece için neler öneriyorsunuz?
Bu olayı kafalarında fazla büyütmesinler ve ilişkinin mutlaka ilk gece gerçekleşmek zorunda olmadığını idrak etsinler. Düğün ve evlilik telaşı ile cinsel ilişki isteğinin azalabileceğini ve bu nedenle korkuların daha fazla ön plana çıkabileceğinin farkında olmalarını ve belirli bir süre içinde ilişki olmaz ise, hiç çekinmeden uzman bir doktora başvurmalarını öneriyorum.
Vajinismus nedir? Türkiye'de çok görülüyor mu?
Vajinismus, vajinayı çevreleyen kasların istemsiz olarak kasılarak cinsel ilişkiye izin vermemesi durumudur. Sadece cinsel ilişkiye değil; muayene, tampon gibi durumlara da müsaade etmez. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Bütün yaş gruplarındaki kadınları etkileyebilir. Görülme sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Bunun nedeni, hastaların hekime başvurmakta çekingen davranmalarıdır. Her 100 kadından ikisinde bu duruma rastlanılmaktadır.
Evliliğin belli bir döneminden sonra vajinismus aniden ortaya çıkabilir mi, yoksa ilk günden mi görülür?
Vajinismus genel olarak ilk ilişki sırasında fark edilir. Ancak daha önceden düzenli cinsel yaşantısı olanlarda da, çok nadir olarak sonradan vajinismus benzeri tablolar ortaya çıkabilir.
Vajinismusu psikiyatristler mi jinekologlar mı tedavi etmeli?
Her iki branşın da değerlendirmesi gerekir. Ancak bana göre tedavi asıl olarak psikiyatrinin ilgi alanındadır.
Vajinismus nedeniyle cinsel hayatları olmadan evli kalan çiftler nasıl tedavi ediliyor?
Bu çiftlerin bir kısmı olayı çözmek için bir psikiyatristten yardım alırken, bir kısmı olayı bu şekilde kabullenip cinsel ilişkiye yer olmayan bir hayatı tercih ediyor. Fakat bir süre sonra, doğal olarak çocuk sahibi olmayı hayal ediyorlar. Bu çiftlerde, yardımcı üreme teknikleri ile gebelik genelde kolaylıkla elde edilebiliyor. Bu şekilde hamile kalıp çocuk sahibi olan pek çok hastamız var.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder