30 Ağustos 2008 Cumartesi
Su içerek hızlı kilo vermek mümkün
Şüphe yok ki yaz ayları zayıflamak için bire bir.bu aylarda vücudumuz normalden daha çok suya ihtiyaç duyuyor.çünkü sıvı kaybı daha çok oluyor.
…::yazının tamamı::…
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
La Senza’dan ev giyimine en uygun şıklık
Gecelik, sabahlık, iç çamaşırı, süyten derken günlük giyim kategorisi ile de pek çok kadının tercihi olan La Senza’dan birbirinden renkli ve birbirinden rahat modeller.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 19:48:52:125
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 19:48:52:250
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 09:35:19:859
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 19:48:52:203
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 06:18:10:984
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 07:55:22:812
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 15:25:57:453
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 15:25:57:484
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 23:38:44:687
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 04:38:11:765
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 02:47:00:390
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 13:08:29:265
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
İşte Elvan’ın nişanlısı!
Elvan Abeylegesse ENKA Spor Kulübü’nün kendisi için düzenlediği kutlama kokteyline sürpriz bir isim de katıldı. Bu kişi Elvan’ın yakışıklı nişanlısıydı.
AYRINTILAR iCiN TIKLAYIN
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Sivilce sorunu olanlar dikkat ! - 28 Haziran 2008 Cumartesi 21:43:19:656
Eğer yüzünüzdeki sivilce veyara izlerinin bir türlü geçip, iyileşmemesinden şikayet ediyorsanız İbrahim Saraçoğlu’nun uyarısını dikkate alın !
No tag for this post.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
27/08/2008 RATING SONUÇLARI!
27/08/2008 TARİHİNDE TV’LERDE YAYINLANAN PROGRAMLARIN İÇİNDE AB’DE VE TOTAL’DE KANAL D’DE YAYINLANAN ‘YAPRAK DÖKÜMÜ’ ADLI DİZİ BİRİNCİ OLDU.
AYRINTILAR iCiN TIKLAYIN
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Yol arkadaşınızı iyi seçin
Arkadaş yola giderken belli olur derler. İşte bu video tam bu söze uygun bir şakayı sizlere sunuyor. İşte yol arkadaşlarını iyi seçememiş bir kurbanın korku dolu anları…
AYRINTILAR iCiN TIKLAYIN
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Pekin Olimpiyatları’nın 26 olayı!
Yarışlar başladı ve açılış töreni, madalyalar, hakem hataları, hakem döven sporcusu, dünya rekorları ve daha birçok olay olimpiyatlara damga vurdu. İşte Pekin 2008′in 26 olayı!
AYRINTILAR iCiN TIKLAYIN
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
ERSOY, BASIN AÇIKLAMASI YAPTI!..
TRT 1′DE YAYINLANAN ‘AKŞAM SEFASI’ ADLI PROGRAMA KONUK OLAN BÜLENT ERSOY, SOLİST NUSRET YILMAZ’A KUR YAPTIĞI HABERLERİYLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI!..
AYRINTILAR iCiN TIKLAYIN
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Oruç Tutarken Nasıl Beslenimeli ?
Ramazan ayında beslenmemize çok daha fazla özen göstermemiz gerekiyor.Oruç tutmaya hazırlık döneminde ve oruç tuttuktan sonra nasıl beslenmeliyiz ?
…::yazının tamamı::…
Etiketler: Ramazan
İlgili Yazılar
İlgili yazı yok.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Christies iç giyim kataloğu
Dünyaca ünlü iç giyim markası Christies, iç giyimde dünyanın en iyisi olmaya çalışıyor.
Her biri birer sanat eseri tadındaki Christies iç çamaşırı kataloğu, hem zevkli hem işlevsel modellerin ilginç bir birleşmesinin bir sonucu.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
En Sevdiklerim
Bugün evde boş vaktim çoktu ve bende en sevdiklerimden bir kolaj hazırladım.Genelde kendimle ilgili konular açmıyorum fakat blog aleminde de esneklik olmalı değil mi?
…::yazının tamamı::…Bu yazı ile ilgili etiket tanımlanmamış.
İlgili Yazılar
İlgili yazı yok.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Mori Lee abiye elbise modelleri
Mori Lee markasının birbirinden şık abiye koleksiyonlarındna sadece biri… Ava koleksiyonu.
Yalınlık, asalet ve şıklık arayanların tercih ettiği Ava Koleksiyonu, kendine özgü çizgisi olan bayanların klişe abiye kıyafet giymekten sıkıldığı özel davetler için kusursuz bir tercih..
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Her sabah bir kaşık alın hızla kilo verin
Tere tohumu ülkemizde yetişen, pahalı olmayan, doğal bir bitki. (more…)
…::yazının tamamı::…
Etiketler: Bir, sabah, Tere Tohumu
İlgili Yazılar
Pazar kahvaltısı (0)
Yeni Doğum Yaptıysanız Dikkat ! (0)
XXL Takılar (0)
Victoria’s Secret’tan şık bir pantolon koleksiyonu (0)
Versace Couture Saat (0)
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Kırışıklık Mı O da Ne ?
Özellikle göz çevresinde oluşan ve kazayağı adı verilen ince kırışıklıklar için çok önemli güzellik önerimiz var.Bu sayede kırışıklıklarınız dolacak ve berrak bir görünüm kazanacak.
…::yazının tamamı::…
Etiketler: Berrak
İlgili Yazılar
İlgili yazı yok.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Ece Erken Son Noktayı Koydu
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Özel Bir Kadın Havuzda
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Kutluay İle Çok Özel
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Calvin Klein'in Erkeği
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
TEN ev giyim ve pijjama koleksiyonu
Sofistike, trendy, rahat ve şık TEN 2008 sonbahar/kış pijama ve ev giyim koleksiyonu Eylül ayında tüm TEN satış noktalarında…
Her yaş ve bedende TEN rahatllığı bu kış gündüz ve gece içinizi ısıtacak.
Özenle seçilen %100 koton kumaşlarla üretilen pijama ve gecelikler, ev kıyafetleri, büyük beden ve lohusa takımları, renk renk polar, peluş ve pamuklu sabahlıklar ile kışın [...]
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Arzu Yanardağ Evlendi
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Yeni sezon KOTON modası
Son moda ve kaliteli ürünleri uygun fiyata sizlerle buluşturan Koton, yeni sezon Kadın ve Erkek koleksiyonlarında, birbirinden farklı temalar sunuyor. “Boho-Rock”, “Minimal Yapı”, “1070’lerin Lüksü”, “Kış Harikalar Diyarı”, “Dantel” temalarından oluşan Koton 2008 - 2009 Sonbahar - Kış Kadın Koleksiyonu ile “Karışık Eşleştirmeler” ve “Şık Dikişler” temalarından oluşan Koton 2008 - 2009 Sonbahar - Kış [...]
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Komik Sarışınlar Albüm Yapacak
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Escada 2008 sonbahar-kış modası
Güçlü, karizmatik, kendinden emin Escada kadını bu sezon renkleri cesurca kullanmaktan korkmayacak. ESCADA, yeni sezon koleksiyonunda, siyah, kahve ve antrasit temel renklerin yanısıra, safir mavisi, kırmızı, mandarin gibi sıradışı renkleri en lüks ve özel kumaşlara yanısıttı.
Bu sezonun odak noktası, dikimlerdeki özen ve renklerin kesimlere güçlü dokunuşları. Temel parçaları ise, çekici uzun tuvaller, kokteyl elbiseleri, günlük [...]
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
DG ‘nin Türkiye’deki ikinci adresi
D&G; Bu dünyanın en meşhur 2 harfi artık Türkiye’de, önce İstinye Park ardından Bağdat Caddesi ve Nişantaşı City’s de…
D&G 2008/2009 Sonbahar-Kış Kreasyonu
D&G modern ve sıra dışı bir çizgi. Güçlü, karizmatik ve gerçekten etkileyici Sonbahar- Kış koleksiyonun anahtar kelimesi; Tartan, Ekoseler bu sezon altın çağını yaşıyor. İngiliz stiline uygun fularlar, şal ve baklava desenleri ile tamamlanmış, [...]
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Shawn Johnson - Arriving at David Letterman
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
TWEEN’deb Boğazda Muhteşem Defile
TWEEN’DEN BOĞAZDA MUHTEŞEM DEFİLE
Dünya moda başkentlerinde giderek etkinliğini arttıran Tween, Suada’da gerçekleştirdiği muhteşem defile ile yeni sezona merhaba dedi. Sonbahar-Kış 08/09 Tween koleksiyonunun sergilendiği defile iş, sanat ve cemiyet hayatının seçkin isimlerini bir araya getirdi. Tween’in birbirinden çarpıcı ve özgün koleksiyonlarının yer aldığı etkinliğe özel davetli olarak yurtdışından pek çok önemli moda guruları da katıldı.
ORKA [...]
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Marc'ın bavulları
Kırmızı.Parlak.
Göz alıcı.
İnsana haydi tatile gidelim dedirten bavullar. Tatilden yeni dönmüş olsan bile...
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Charlize Theron - the Burning Plain photocall in Venice
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Babası, annesiyle sevişirken öldü!

Matthew McConaughey’nin annesi Kay McConaughey, yeni kitabı ‘I Amaze Myself’ isimli kitabında Matthew’ün babasının nasıl öldüğüne dair de açıklamalarda bulunuyor. Nasıl mı? Cinsel ilişki sırasında :)
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Hayden Panettiere - the Creative Coalition Gala
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Kate Moss @ Interview Magazine

Çarpıcı fotoğraflara hazır olun! Kate Moss, Interview dergisi için poz verdi ve siyah beyaz karelerin içinde çıplak ve kışkırtıcı bir görünüme büründü. Kate Moss yine olmuş:)
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Kula Yağ ve Emek Yem “En Büyük 650” içinde
Balıkesir merkezli olarak üretimine devam eden Kula Yağ ve Emek Yem Tic. A.Ş., Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarını gösteren listede hızla üst sıralara tırmandı. 2007’de ilk 750 içinde yer alan kuruluş, bu kez ilk 650 arasına yerleşti.
Kula Yağ ve Emek Yem, artan hizmet kalitesi ve genişleyen ürün yelpazesiyle birlikte üretim ve faaliyet alanlarında da gelişmeye başladı. Her yıl yapılan ve Türkiye’nin İlk 500 ile İkinci 500 sanayi kuruluşunu belirleyen İSO değerlendirmesine göre, Kula Yağ ve Emek Yem, 2006-2007 arasında 65 sıra birden yükselerek İkinci 500’ün 149’uncu sırasına yerleşti.1968 yılından bu yana yemeklik bitkisel sıvı yağ üretimiyle Balıkesir merkezli olarak bulunduğu bölgenin çıtasını yükselten Kula Yağ ve Emek Yem, İSO’nun 2006 yılına ait listesinde 214’üncü sırada yer almıştı. Üretimde satışlardan net 70.073.999 gelirle 2007 yılında 65 sıra birden yükselen Kula Yağ ve Emek Yem’in, 2007 yılı rakamlarının açıklandığı İSO İkinci 500 listesinde bu kez 149’uncu sıraya yerleştiği görüldü. Böylece Kula, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasında ilk 650’nin içinde yer aldı.
Geçen Haziran ayında 40’ıncı yaşını kutlayan Kula Yağ ve Emek Yem, sadece bölge ekonomisinin gelişimine yardımcı olan üretimiyle değil, kurduğu ortaklıklar ve ihracatıyla da giderek büyüyor, gelişiyor. Ancak istikrarlı ve dengeli bir gelişimle kuruluşların kalıcı olacağına değinen Kula Yağ ve Emek Yem yöneticilerine göre, Kula’nın bir yılda gösterdiği bu gelişim, bir anlamda çıtanın da gerek bölgesel faaliyet alanında, gerekse sektörel bazda ister istemez yükseldiği anlamına geliyor.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Akşam gazetesi Cts ekindeyiz
Özlem Öztürk bizimle çok keyifli sorulardan oluşan bir ropörtaj yaptı. Aslına bakarsanız yazın ortasında yaptı ancak herkesin bir yerlere gittiği bir zamanda kolay olmadı toparlayabilmek ki bugüne kaldı yayınlanması. Bugün gazetede okuyabilirsiniz. Benim gibi gazeteye ulaşamıyorsanız şuradan okuyabilirsiniz. Tüm soru ve cevapları ise aşağıda. İlgisi ve beğenisi için çok teşekkürler...
Moda blog yazarlığına nasıl başladınız, ya da benim tabirimle nasıl bulaştınız? :)
Aslında 2005 senesinden beri blogum var. Ancak bu bir nevi günlüktü. Geçtiğimiz sonbaharda bir şirkete bağlı çalışmayı bırakınca bu konuda bir blog açma fikri doğdu. Ve modanın mutfağından geldiğim için adını “Moda Mutfağı” koydum.
Eleştirel diliniz, Türkiye'deki moda dergileriyle kıyaslandığında oldukça cesur. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Blogların gücü de buradan geliyor. Burada editör de yazar da biziz. Dolayısıyla ne bir sponsora, ne de patrona bağlıyız. Cesur olabilmemiz kaçınılmaz.
Eleştirdiğiniz bir modacıdan tepki aldınız mı?
Çok keskin bir dilim yok. Bugüne kadar sadece bir modacıyı eleştirdim, onu da giydirdiği insanların yönlendirmiş olabileceğini düşünüyorum çünkü giydikleri felaketti, o modacıya ait olduğuna inanamadım. Modacıları eleştirme taraftarı değilim çünkü yaratıcılığın sınırları herkes için farklıdır. Ben pek fazla olmasa da daha ziyade yanlış seçimler gördüğümde bunun üzerine yorum yapıyorum.
Hepiniz kopya ve korsan konusunda çok tepkilisiniz, bence çok doğru bir yaklaşım. Türk modası kopyayı mı seviyor yoksa esinlenmekten yana mı? Ya da benim bu varsayımlarımı bir kenara bırakırsak Türk modası kendine özgü mü?
Son birkaç yıldır moda sektöründe yaratıcılığı teşvik eden yarışmalar, genç modacılara destek ve yurtdışına açılan marka sayımız arttıkça adına esinlenme dedikleri kopyalama da azalıyor. Ama ne yazık ki hala fena halde kopyacıyız. Bunu anlamak için biraz dergi karıştırıp vitrinlere bakmaya çıkmak yeterli.
Türk modasını dünyadaki akımlarıyla kıyaslarsak yerimiz neresi?
Bunu söylemek çok üzücü ama hala dünya moda sektöründe adımız yok. Gönül ister ki Paris, Milano, New York ve Londra moda haftaları ile birlikte İstanbul moda haftası da anılsın. Türkiye’de tekstil sektörü aslında çok güçlü. Son düzenlenen moda haftalarında bir çok Lübnanlı modacı vardı. Onları, bizim son derece yaratıcı olan modacılarımızı ve hatta belki bir çok yeni ismi İstanbul moda haftasında görmek ülkemizi çok iyi bir noktaya getirebilir.Wgsn gibi bir çok site ülkemizden etkilenen modacıları, İstanbul’u ve buradaki sokak modasını işliyor. Manolo Blahnik gibi.Zamanla Türk modası dünya akımlarında daha fazla yer edinecek, ama şu an yerimiz küçük.
Marka delisi olmak kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi markalar delisi olunmayı hak ediyor?
O kadar çok marka var, o kadar yeni tasarımlar, o kadar farklı akımlar var ki bir markaya bağlı kalmak delilik olur. Ancak kimi tasarımcılar var ki hayran kalmamak elde değil. Klasikleşen ismini çizgisinden ayrılmadan yenileyen Chanel ve hayranlığımı blogumda da her zaman ifade ettiğim Alexander McQueen gibi.
2008de insanlar sokakta neler giyecek?
2008 yazı çok renkli. Çiçekli elbiseler, beyaz jeanlerle giyilen canlı renkler, gösterişli takılar, sandaletler, iri çantalar ve sloganlı tşirtler. Kışa doğru renkler solacak ama geçtiğimiz kışlara nazaran daha cesur kolleksiyonlar bekliyor bizi. Griye ve dikkat çekici çizmelere dikkat.
Dolabınızı açsak neler çıkar?
Bu yaz için bir çok desenli elbise çıkar. Düz siyah ve beyaz tşirtler, jeanler ve canlı renklerde bluzlar. Bu yazın en sevdiğim detayı kolaylıkla bir çok renkte babet bulabilmem oldu.
Bir giysinin ya da durumun moda olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kitlelerin deli gibi o akıma kapılması nasıl bir güdülenmedir?
Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin blog ekinde bir yazı ve altında yorumlarla karşılaştım. Özetle moda konusu ile ilgilenmenin gereksiz olduğu ve akıl karı olmadığına dair yorumlar vardı. Cevaben bir şey yazmadım çünkü komik geldi bu bana. Şu anda moda endüstrisinin dünyada aldığı yer küçümsenecek gibi değil. Moda endüstrisini görmezden gelmek, miİyonlarca insanın işsiz kalması, bir çok ülkenin ekonomisinin çökmesi, çok büyük bir ticaret kaybı demek. Moda tutkunu olun olmayın, endüstri o kadar büyüdü, bir çok endüstri ise ona o kadar bağımlı hale geldi ki, geriye dönüşü yok. Sadece giyimde değil, emlakla, otomobil, mobilya, sinema ve basın sektörüyle de bağlantısı var.
Moda dünyadaki akımlardan, siyasetten, savaşlardan, krizlerden, filmlerden, bazen bir isimden etkilenebiliyor,insanların bunlardan etkilenmesi de kaçınılmaz oluyor.
Ama sorudaki “deli gibi” tanımı kesinlikle uyulmaması gereken bir şey. Yoksa ortaya aynı tornadan çıkmış insanlar çıkıyor. Herkesin bir stili olmalı ve moda olanı ona uygulayabilmeli.
Sizin için modacı başlığının altını dolduracak isimler kimler?
Çok isim var. Öyle ki bir gün modacı olunmaz, modacı doğulur derlerse şaşırmayın.
Aksesuvar seçimlerinizden bahseder misiniz?
Renklere, materyale, özgün olmasına önem veririm. Şalları severim.Yarı değerli taşlı klasik takıları seviyorum, her sezon kullanılabiliyor. Bu sezon kalın ama hafif bilezikleri severek kullanıyorum. Eski kemerleri topluyorum. Özellikle 70 li yıllara ait olanları. Bir de çanta tutkum var.
Modayı kıyafetle kıyaslamazsak, ayakkabı, takı ve çanta sektörümüz ne durumda?
Bu sektörlerde de son yıllarda büyük gelişim var. Sadece özgün tasarım konusunda çalışmamız gerekiyor. Ülke olarak her birinde deneyim ve birikime sahibiz, ama sadece işçilikte. Tasarım kısmını es geçiyor firmalar her nedense. Tabii birkaç markayı dahil etmiyorum buraya. Gerçekten tasarım konusunda İtalyanlarla yarışan markalarımız da var.
Blog yazma durumu da yeni gelişti. Aslında bu da yeni bir moda. Bununla ilgili neler söyleceksiniz?
Blog yazmak benim için bir tutku. Bu tutkuya sahip olanlar arttıkça mutlu oluyorum, çünkü insanlar bir şekilde kendisini ifade ediyor, paylaşıyor ve birbirimizden çok şey öğreniyoruz. Bloglarda tanışıp arkadaş olduğum harika insanlar var, bu bir ayrıcalık bence.
Blogcu olmanın moda olmamasını dilerim, zaten buna bağlanan birinin kolay kolay bırakabileceğini de sanmıyorum.
Moda bloglarının ise artmasını isterim. Çünkü burası Türk moda endüstrisini en hızlı ve kolay şekilde dünyaya tanıtabilmemiz, sokak modamızı aktarabilmemiz, bu sektörde bizim de dünyadaki blogculardan farklı olmadığımızı gösterebilmemiz için en iyi yer.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Çocuğunuzun eğitiminde dikkat edilmesi gereken hususlar
ocuklar eğitimleri esnasında hem sosyal hem de psikolojik yönden farklı gelişmeler kaydediyorlar. VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü’nden Pedagog Güzide Soyak, çocuğun eğitiminde anne ve babanın tutumu konusunda ipuçları veriyor.
Çocuğun eğitiminde kreş mi, anne mi daha fazla önemlidir?
Çocukluğun ilk yıllarında temel güven duygusunun oluşumunda anne-çocuk ilişkisi çok önemlidir. Anne, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayan, güvendiği kişidir. Anne-çocuk arasındaki ilişki olumlu geliştiği takdirde çocuğun sosyal yaşamının en önemli adımı olan okul öncesi kurumunu da kabulü kolay olacaktır. İhtiyaçları görülen, saygı gösterilen ve tutarlı davranılan çocuk kendisi ile ilgili olumlu algı geliştirecektir. Okul öncesi kurumlar, çocukların ailesi dışında tanıdığı ilk ve en büyük sosyal ortamdır. Burada ilgi ve becerilerini keşfederken sosyal sınırları da öğrenecektir. Anne dışında ilk defa öğreten ve temel bakımını takip eden bir figürle, öğretmenle karşılaşacaktır. Kavram becerileri gelişirken fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimi de hızlanacaktır.
Anne – babanın tutumu nasıl olmalıdır?
Genel tutumlarımız içinde aşırı koruyucu davranma dikkat çekmektedir. Çocukların hangi yaş döneminde, hangi beceriyi kazanması gerektiği bilinmekle birlikte daha kısa sürede yapılan ve kendilerinin uğraşmasını en aza indiren anne merkezli eğitim tercih edilmektedir. Tuvalet eğitiminin kazanılması için acele ederken 3 yaşındaki çocuğun kendi başına yemek yemesine izin verilmemektedir. Zamanında kazanılmayan temel beceriler ilerleyen yıllarda sorumluluklarını üzerine almaktan kaçan çocuk tablosunu ortaya çıkartmaktadır. Sürekli hatırlatılan beceriler anne-çocuk ilişkisinin bozulmasına neden olmaktadır. Bağımlı ilişki, çatışmalı ilişkiye kolaylıkla dönmektedir.
Okula başlama yaşı kaç olmalıdır?
2 yaş sonrasında oyun grupları adı altında çocuğun sadece 2-3 yaşıtı ile serbest oyun oynadığı, annelerinin yanından ayrılmadığı en fazla 2 saatlik yuva deneyimi ile başlanabilir. Haftanın bir-iki günü bu tekrarlanabilir. Bu dönemde farklı ortama alışan ve anneyi daha az kontrol eden çocuklar için ayrılmanın dikkatli düzenlendiği bir yuvada 3 yaş sonrasında her gün 3 saatlik programlara katılınabilir. Çocuğun uyumuna bakılarak süre ve gün artırılabilir.
Kreş ve yuvaların çocuğun sosyal ve psikolojik gelişimindeki önemi nedir?
Çocuk anaokulunda sosyal kabul ve sınırları öğrenir. Beraber yapılan temel becerilere yönelik tekrarlar gelişmesini sağlar. Arkadaşları ile yemek yerken, oyun oynarken bireysel değil, grup sınırlarını da öğrenir. Becerileri gelişen çocuk kendini keşfeder. Diğer çocuklarla arasındaki farkı görür. Rekabet duygusu gelişir. Bebeksi, bağımlı davranış tepkileri kabul edilmediği için sorumluluklarını süratle üstüne alır. Duygusal gelişimi de hızla ilerler.
Anneye bağlılığın yararları ya da zararları neler olabilir?
Bebekliğin ilk yıllarında anne-bebek arasında bağımlı bir ilişki vardır. Bebeğin bakımından sorumlu kişi annedir. İhtiyaçları karşılanırken annenin tutarlı ve yeterli ilgisi temel güven duygusunun da oluşmasını sağlar. Anne-çocuk arasındaki bu bağımlı ilişkinin çocuğun becerilerinin gelişmesi ve bireyselleşmesinin artması ile azalması beklenir.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Mobilya dünyasında Pierre Cardin imzası
Dünyanın saygın markası artık modayı evde de yaşatacak
Pierre Cardin Mobilia’nın Türkiye‘deki ilk mağazası Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından açıldı. Açılışta politika, iş ve basın dünyasının seçkin temsilcileri hazır bulundu.
Aydınlı Grubu’nun alt lisansörü Özkar Grup tarafından ilk konsept mağazası Başkent’te açılan Pierre Cardin Mobilia Kayseri, Gaziantep, Bursa ve İstanbul mağazaları da yeni konseptiyle önümüzdeki günlerde açılacak.
Pierre Cardin Mobilia’nın Türkiye’den sonra Ukrayna, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika Ülkeleri, Bulgaristan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve İran’da da mağazalaşmayı planlıyor.
Pierre Cardin tam 140 ülkede, 900 farklı ürün lisansıyla dünyanın en çok kabul gören markalarından biri. Ve Pierre Cardin, otoriteler tarafından yeryüzünün en iyi bilinen beş Fransız moda tasarımcısından biri olarak kabul ediliyor.
1993 yılında Pierre Cardin’le imzalanan ana lisansörlük sözleşmesi ile birlikte; Pierre Cardin markalı kadın-erkek-çocuk iç giyim ve hazır giyim, aksesuar, ayakkabı, halı, kozmetik, ev tekstili, züccaciye grubu, yemek setleri, seramik, vitrifiye ve armatür gibi daha birçok özel koleksiyon Aydınlı Grup yönetiminde 7 ülkede tüketicileriyle buluşturuluyor.
Aydınlı Grup ile birlikte Türkiye’de 15 yıldır başarılı tecrübeler edinen Pierre Cardin; Özkar Grup aracılığı ile bu tecrübelerini mobilya alanına da taşıdı.
Kısa sürede uygun lokasyonlarda toplam 25 Pierre Cardin Mobilia konsept mağaza açmayı hedefleyen Özkar Grup; modern üretim ve pazarlama anlayışı ve yenilikçi çizgisi ile sektördeki trendleri değiştirmeyi hedefliyor.
Pierre Cardin Mobilia konsept mağazalarında; bebek odaları, çocuk odaları, genç odası, yemek odası, yatak odası takımları, TV üniteleri, koltuk köşe takımlarının yanı sıra Pierre Cardin markalı her türlü ev tekstili, halı, yatak ve aksesuar koleksiyonları da mevcut.
Açılış öncesi yapılan basın toplantısında konuşan Aydınlı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Sait Kavurmacı; “Pierre Cardin vizyonu, kimliği, ve yıllardır benimsenmiş duruşuyla bir hayat tarzı markasıdır. Biz de Pierre Cardin’in lisansörü olarak ürün gruplarını genişletmek ve tasarım Houte-couture mobilya ürünlerini ulaşılabilir fiyatlarla halka sunmak istedik. Bunu yaparken de mobilya sektörünün önde gelen ismi Özkar Ahşap’la işbirliği içine girdik. Tasarımlar Fransa’da bizzat Mösyö Pierre ve yeğeni tarafından geliştirilecek” dedi.
Açılışta ve basın toplantısında hazır bulunan Özkar Grub Başkanı Fatih Özcan otomotiv ve tekstilden sonra mobilya sektörünün yılda 7.5 milyar dolarlık bir bütçe ile Türkiye’nin en büyük 3. Sektörü olduğunu belirtti. 3 yıl içerisinde yurt dışı dahil 25 konsept mağaza açmayı hedeflediklerini ve dünyada kabul görülürlüğü çok yüksek olan Pierre Cardin farkını evin tüm odalarında tasarımlarıyla müşterilerine sunduklarını dile getirdi. Özcan, “Konsept mağaza sayısını 25’te tutmaya kararlıyız. Ancak satış noktaları ile Pierre Cardin Mobilia’yı 50 farklı kanaldan hedef kitlesi ile buluşturacağız” diye konuştu.
Hedef aynı anda yurt dışı pazarlar
Özcan, Türkiye’den sonra Ukrayna, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika Ülkeleri, Bulgaristan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve İran’da da mağazalar açmayı hedeflediklerini belirterek; “Modayı Evde Yaşa”mak sloganı ile sektöre yeni bir anlayış getireceklerini söyledi.
Özcan, “Bu anlayışla tüm Pierre Cardin Mobilia mağazalarında; tamamen “Modayı Evde Yaşa” konseptini temel alan; ev dekorasyonunda kalite ve rahatlığa önem veren, her zevke uygun, stil sahibi, şık, modern ve geniş bir ürün yelpazesi sunuluyor” dedi.
Çocuklara özel tasarımlar
Pierre Cardin Mobilia, bebek ve genç odaları koleksiyonlarında bir öncülük yaparak çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek, insan sağlığını ön planda tutan tasarımlar üretti. Kurşun ve ağır metal içermeyen boyalarla tasarlanmış, daha yumuşak ve oval hatlı, şık ve çevre dostu bu koleksiyon oldukça ilgi görecek.
Çocukların sağlığı dikkate alınarak, tamamen doğal malzemelerden, ileri teknolojiyle üretilen Pierre Cardin Çocuk Odaları; renkleri, tasarımı, çizgisi, dayanıklılığı ve şık modelleriyle çocukların hayatına hem rahatlık hem de değer katacak.
Detaylı bilgi için: www.pierrecardinmobilia.com
Aydınlı Grup hakkında: Aydınlı Grup, Türkiye çapında 150’ye yakın perakende satış mağazası, 3 alışveriş merkezi ve 500’ü aşkın satış noktasıyla Türkiye Hazır Giyim Sektörü’nün önde gelen firmalarından biridir. Ortadoğu’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyaya ise Pierre Cardin, Cacharel, U.S. Polo Assn. ve Becon gibi uluslararası markaları ile Türk tasarım ve üretiminin üstün özelliklerini taşımaktadır. Kaliteli hizmet ilkesini esas edinen, evrensel değerlere özen gösteren, çevre bilincine duyarlı üretim yapan ve müşteri odaklı çalışma sistemi ile dünya standartlarında örgütlenen Aydınlı Grup, Türkiye, Rusya, Ukrayna, Orta Asya, Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki mağazaları, satış noktaları ve Aymerkez Katlı Mega Mağazaları ile ülkemiz ve dünya insanına şıklığı, kaliteyi ve günün moda tasarımlarını bir arada sunuyor. Aydınlı Grup 2007 yılında yapılan Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında; Genel büyüklükte 398.,satış hasılatında 329., brüt katma değer oluşturmada 260., özsermaye büyüklüğünde 327., net aktifler büyüklüğünde 286., dönem karlılığında 239., ihracatta 295., çalışan sayısı büyüklüğünde 61. olmuştur.
Özkar Grup hakkında: Pierre Cardin markasının ana lisans sahibi Aydınlı Grup ile 2007 yılında alt lisansörlük anlaşması imzalayan Özkar Grup; Özkar İnşaat, Özkar Enerji, Özkar Metal ve Özkar Dış Ticaret firmalarını da bünyesinde bulundurmaktadır. 1974 yılında faaliyete geçen Özkar Şirketler Grubu son olarak 2004 yılında Özkar Ahşap firmasını da bünyesine katarak; modüler ahşap mobilya üretimine başlamıştır.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Şehrazat çok dertli.Niyemi?

| "Binbir Gece"nin Şehrazat'ı Bergüzar Korel, piyasaya alışamamaktan dertli. Bazen çok yadırgadığı olaylarla karşılaştığını belirten Korel, “'Bir gecede şöhret oldu' diyorlar hâlâ. Binbir Gece bitsin, kapımı kapatayım ve küçük bir köye yerleşeyim dediğim anlar oluyor" diyor. |
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
yeni yetisen adsl nesli
Salincakta iki kisi adli bir blog adresi mevcut. Ben simdi burdan link vermek istemiyorum zira bu yazi bir kac sitede yer alacagindan google salincak sitesine sahte siteler acip kendine link vermek suretiyle haksiz kazanc elde ettigini dusuneceginden pagerank degerini dusurebilir ama bunun yaninda kendilerinin icinde bulundugu "ben yaparsam olur , sen yaparsan olmaz" dusuncesinin de yanlis oldugunu bir sekilde belirtmem gerekiyor.
efendim olayin asli soyle. takilar-ve-mucevher adinda bir blogum mevcut. Bu blogda gelistirmis oldugum ozel bir yazilim sayesinde benzer konulardaki bloglarin rss beslemelerinden derledigim yazilari yayinliyorum. Boyle bir blog yaparak konuyla ilgilenen insanlarin her gun 40-50 ayri siteyi gezip "bugun ilgimi ceken birseyler var mi acaba?" sorusuna kisa zaman icerisinde cevap vermek ve ayni zamanda konuyla ilgili yayin hayatina baslayan yeni bloglari arastirip bulup sisteme ekleyerek bu insanlarin "bu tarzda icerik ureten yeni bloglar var mi acaba?" sorusuna cevap bulmak. A kelimesini arayarak bir sekilde bloga ulasan bir insan site icerisinde gezinirken benzer baska bir yazida B sitesinin linkini gorerek B sitesinin varligindan haberdar olmus olacak. Bunun yaninda alinan her yazinin altinda orjinal icerige link mevcut oldugundan yazilarin alindigi blogun backlink sayisi artacak buna mukabil pagerank degeri artacak ve buna da mukabil arama sonuclarinda cok daha iyi yerlere gelecektir.
Baska olumlu yanlari da mevcut elbette. her insan online boorkmak sitelerini kullanmadigi gibi , rss programlarini da kullanmayabilir. Ya da online rss readerlar yerine masa ustu tabir edilen programlari kullanmayi tercih edeiblir. Bu insanlar kendi bilgisayarlari haricinde baska bir yerde internete eristiklerinde ilgilendikleri konuyla ilgili olarak tek bir adresi akillarinda tutmalari yeterli olacaktir. Sonucta akillarinda tuttuklari bu adres ile kullanici adi ve parola derdi olmadan kolay bir sekilde takip ettikleri bloglarin icerigine ulasmis olacaklardir.
Technorati , google blog search ya da ice rocket. Amaclari tamamen aynidir. Kullanicilarin ilgilendikleri konularla ilgili yazi iceren bloglara ulastirabilmek. Onlarda gunluk olarak bloglarinizi tarayip veritabanlarinda arsivliyorlar ve daha sonra arama yaptiginizda ilgili sonuclari karsiniza getiriyorlar. Benzer mantik benim yazilimim icinde gecerli. Benzer bloglari gunluk olarak tarayip yazilari arsivlemek ve bunlari tek bir adresten kullaniciya gostermek. Tek fark sozu edilen siteler sonuclari arama sonucunda gosterirken ben belirli gruplara ayirip tarih sirasina gore listeliyorum. Zaten bu sekilde olusturmus oldugum bir blogda "bu blogda yer alan yazilarin konuyla alakali turkce yazilar yayinlayan bloglardan alinti oldugu" seklindeki ibareler acikca gorulebilir.
Peki sikinti nerde ?
1-Kullanicilarin sitelerine her hangi bir Copyright ifadesi yerlestirmemesi
2-Rss beslemelerinin genelde tum yaziyi icerecek sekilde ayarlanmasi
3-ADSL nesli (bu tabir bana ait, internetin adslin yayginlasmasi ile her eve girmesinin bir sonucu olarak ; interneti facebook , netlog ve google dan ibaret sanan insanlar icin kullaniyorum)
Salincaktaki kisilerin rss beslemesi ile gelen yazilarida benim listeye eklenen sitelerden birisi. Bu kisi sanki benim baska isim gucum yokmus gibi hergun onun sitesini takip ettigimi ve yazdigi yazilari copy-paste ile kendi siteme ekledigimi
dusunerek kizalca kiyamet koparmis kendince. Kopyala , yapistir gibi birsey elbette soz konusu degil. Site ziyaret edilmistir, icerigi begenilmistir (ki konuyla ilgili bir site de degilmis, bu konu da hata yapilmis) , site de her hangi bir copyriht ifadesi falan gorulmemistir ve rss beslemesi listeye dahil edilmistir. akabinde yazilar kendi sitemde yazinin orjinal adresine link verilmek suretiyle noktasina virgulune dokunulmadan yayinlanmistir.
Bir sitede copyright ifadesi acikca belirtilmemisse bu o sitenin iceriginin ya da icerik demek yanlis olur rss beslemesinin site sahibinden izin alinmadan kullanilabilecegini gosterir mi ?
Acikcasi bu sorunun cevabini bilmiyorum ve bana gore copyright ile ilgili acik bir ifade yoksa yazarin boyle bir derdi olmadigini dusunuyorum. Yani "arkadas , benim rss beslememdeki yazilari degistirmeden , kaynak belirtmek suretiyle kullanabilirsin" manasi cikiyor bana gore. Yazarin icerigin hangi sartlarda , neye gore ve hangi olculerde kullanilmasina izin verdigini acikca belirtmedigi surece benim bunu bilme sansim yok. "mail atip sorabilirsin" diyenler elbet olacaktir ama bu gune kadar hanginize google ya da techonari mail atip "iceriginizi indexlyebilir miyim?" diye sordu acaba ? sorulacak kisi sayisi 5-10 olsa sorarsiniz , yazardan cevanizi alirsiniz ve ona gore hareket edersiniz. lakin burda 25.000 - 30.000 rakamlarindan bahsediyoruz. eger her yazara mail atip sormaya calissam bu seferde spam mail gonderiyor diye salincaktaki kisler basima ususecek :)
ben bu siteleri google , techonari tarzi yerlerden elde ettigimden, bu sitelerin sayfalarinin arama motorlarina eklenmemesi icin her hangi bir meta tag kullanmadiklarini varsayiorum zira o sekilde bir ihtiyaclari olsaydi gerekli meta taglari kullanarak bunu saglarlar ben de zaten bu sitelere ulasmamis olurdum.
sonucta rss beslemesini aktif ya da pasif yapmak rss beslemesinde yazinin ozetini , tamamini ya da sadece basligini yayinlamak her bir rss beslemesinin sonuna bir copyriht ifadesi eklemek blog sahibinin elinde olan birsey. keske herkes rss beslemesinin sonuna bir copyrigth ifadesi eklesede ben de sitenin saginda solunda bu tarzda bir aciklama aramasam.
Rss beslemesinden yayinlanan yazilarin kaynak belirtildigi surece ve sitede aksi bir aciklama olmadigi surece alintilanmasinda ben bir mahsur gormuyorum. Her ne kadar bana gore link yeterli olsa da "site ismi ile birlikte yer almasi gerekir" tarzindaki aciklamalara ise katiliyorum.
sonuc itibari ile arama motorlari tarafindan indexlenmesini istemediginiz icerikler kesinlikle alinmiyor Sitenizde yer alan copyriht aciklamalariniz bu sekilde bir icerik alinmasini yasakliyorsa yine alinmor "Ben size gicigim , herkes faydalansin ama sizin faydalanmanizi istemiyorum" diye dusunuyorsaniz bu da oldukca basit. Yazmis
oldugum bot ziyaret ettigi siteleri "Mozilla/3.0-SpaydiBot" adiyla ziyaret ettiginden bu botun iceriginize ulasmasini engelleyebilirsiniz.
"benim bu kadar bilgim yok / kullandigim servis buna izin vermiyor" derseniz o zaman lutfen bana mail ile ulasip sitenizi sildiriniz.
bu kadar aciklama yaptiktan sonra gelelim salincakta sallanan kisilere.
bir siteden hangi sartlarda icerik alindigini ve hangi sartlarda yayinlandigini yukarida uzun uzun anlattim.
Sans eseri bu kisilerin blogunda yazdiklari "icerik hirsizligi" ile ilgili yaziya rastladim. Yorum yazarak "sitelerinin listeden cikartildigini , sitede kayitli yazilarinin ise en kisa surede silinecegini belirttim" ama bu kisiler "soyle yapcam , boyle yapcam" falan diyince , guzellikten anlamayinca , kopyala yapistir yaptigimi iddia etmeye devam ettikce ben sinirlerime hakim olmaya / saygili olmaya devam ettim. Gerci salincaktali kisiler degil ama o sayfaya yorum birakan diger insanlarin laubali , seviseyiz laflarina ses cikarmadim. sadece butun kotu sozleri sahiplerine iade ediyorum diyerek karsilik verdim. ne de olsa bu yeni ADSL neslinden ben pek saygi falan beklemiyorum. Bunlar boyle acayip birsey oldular ciktilar basimiza.
Salincaktaki kisinin sitesine soyle bir goz attim. Kendi yazilarinin telif haklari konusunda bu kadar duyarli oIan birisi acaba baskalarinin telif haklarina ne kadar duyarliydi diye. lginc bazi seylere denk geldim. Mesela http://www.nordljus.co.uk/ adresinde yayinlanan ve "Sitede ki yazilarin ve resimlerin Keiko Oikawa" ya ait oldugunu belirten acik bir ifade olmasina ragmen Keiko Oikawa'dan izin alinmadan kendi sitesinde kullanilmis oldugunu gordum. Resmin altinda kaynak belirtilmis ve linkte verilmisti. Ayni hareketi ben yaptigim zaman icerik hirsizligi oluyor ama kendileri yaptigi zaman icerik hirsizligi olmuyordu. Gercekten ilginc bir durum. Kisiden kisiye degisen Copyright kurallari :) Ben bu durumu kendisine ifade ettigimde ""ama ben o resmin altina nerden aldigimi kaynak olarak belirttim ve resmin uzerine blogumun adresini yazmadim." diye cevap verdi. Evet yeni birsey daha ogrenmis oldum. Resmin uzerine kendi blogunuzun adresini yazmadiginiz surece herhangi bir sorun yoktu :) Aslinda bu bir baslangicti. Ilgili kisilerin telif haklarina gercekten ne kadar saygili oldukarini gun isigina cikartacaktim ki malesef hem yeni yorumlarimi onaylamadilar hem de daha onceki onaylanmis olan yorumlarimi sildiler**. -Bilgisayarlarin da ki d:\mp3 klasorunu soracaktim mesela :) ya da aresten , limewire
den indirdikleri filmler...- Blog onlarin blogu , istediklerini yapmakta elbette serbestler ama bana gore bunun adi resmen saygisizliktir. En son olay ise beni bilgisayardan daha iyi anlayan esine havale etmesi oldu.
"Sizinle ve spam blogunuzla ilgilenme isini bilgisayardan ve yasal yollardan daha iyi anlayan e$ime verdim. Suprizlere hazirlikli olun."

Evet gercektende bilgisayardan cok iyi anladigi ortada. Bugun mail kutuma sanki blogger parolami unutmusum da resetlemek istemisim gibi mailler gelmeye basladi. Sanirim esi , parolami ele gecirip bana iyi bir ders vermek istemis ama sanirim su ana kadar basarili olamadi. Durun bir dakika. tekrardan bir bakayim.
...
...
..
Yok , henuz ele gecirememis :) Durmak yok , lamerlige devam...
Konuyla ilgili bir baska blogda "bana soyledigi saygisiz" lafinin ise nedeni oldukca ilginc.
"Sadettin Polat; artik isin gucun kalmadi da kim nerde senin icin ne yazmis onlari mi takip etmeye basladin. Bu ne
saygisizlik boyle!!!"
yani adimin gectigi bir yerde yorum yazmam saygisizlik oluyor. e pes dogrusu :)
interneti netlogdan ibaret sanan bu kisilerin son bombasi ise ozel bilgilerime netlog uzerinden uye olup gozumu korkutmaya calismalari :) 1986 dogumluymusum ve askerligimi ankarada yapmisim. yillardir kendi ad ve soyadimla yazilar yazdigim blogumu ziyaret etselerdi eminim cok daha fazla ve dogru bilgiye ulasabilirlerdi.
bu kisilerle bu denli ugrasmamin nedeni ise gercekten bir yanlislik olmussa ozur dilemek ve bu ADSL gencligine birseyler ogretebilmekti. Tam karamsarliga dustugumde birseyler ogretebildigimi fark ettim. Artik Creative Commons nedir biliyorlardi ve sitelerine alinti sartlarini belirten bir aciklama koymuslardi. ne mutlu bana. tek unuttuklari seyin kendi bloglarinda yer alan resimlerin bu Creative Commons'a uygun olup olmadigi. Mesela kendileri adsense yayinlayip ticari kar elde eden bir blog , bu tarz bir blogda resimlerinin yayinlanmasina Keiko Oikawa abimiz neder acaba?
dipnot: bir suru yaygaranin cikmasina neden olan site ise google da sifir indekse sahip olan bir site ve ziyaretci sayisi sifirlarda geziyordu ta ki salincakta sallanan kisiler bu siteyi bu sekilde gundeme tasiyincaya kadar. bir nevi kas yapayim
derken goz cikartma olayina girdiler.

**silinen-yorumlar.html
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
İyi bir hamilelik dönemi geçirmek için yapılması gerekenler
Gebelik süresi boyunca vücutta çeşitli değişiklikler olması nedeniyle anne adayları zaman zaman sorunlarla karşılaşabiliyor. Gebeliğin çeşitli dönemlerinde dikkat edilmesi gerekenler ise farklılık gösteriyor. 9 aylık gebelik süresince vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte aydan aya değişen sıkıntılar ve beraberinde güzellikler yaşanıyor. V.K.V. Amerikan Hastanesi’nden Dr. Kayhan Yakın gebeliği üç döneme ayırarak dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor:İlk 3 Ay Gebeliğin başlangıcına, embriyonun rahim duvarına tutunmasından itibaren salgıladığı beta-hCG hormonu ve vücutta yarattığı etkiler damgasını vurmaktadır. Bu hormonun etkisi ile önce halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, uykuya meyil, göğüslerde hassasiyet, hafif bulantı ve karında şişkinlik hissi gibi genel değişiklikler ortaya çıkar. Gıdalarla tüm vitaminlerin yeterince alınabilirken, folik asit ihtiyacı tam olarak karşılanamamaktadır. Bu nedenle dikkat edilmesi gereken nokta, folik asit vitamininin eksik edilmemesidir. Aslında folik asit takviyesine gebelikten yaklaşık 3 ay önce başlayarak bebekte gözlenebilecek sinir sistemi anomalilerin önüne geçilebilmektedir. Eğer erken başlanmadı ise folik asit desteği için en ideal olanı içerisinde 800 – 1000 mg folik asit barındıran bir multivitamin kullanmaktır. Gıdalar seçilirken süt ürünlerine mutlaka ağırlık verilmeli, hergün mutlaka süt, yoğurt ya da peynir tüketilmeli ve pastorize olmasına dikkat edilmelidir. Çiğ et barındıran gıdalar tüketilmemeli, hijyenik açıdan riskli gıdalardan uzak durulmalıdır. Gebeliğin tüm dönemleri için geçerli uyarı, gebelikte sıvı ihtiyacının fazla olmasından dolayı bol sıvı alımının ihmal edilmemesidir. Su ve doğal meyve suları gibi sıvıların bol tüketimi oldukça faydalıdır. Gebeliğin erken döneminde, özellikle 6-12. haftalar arasında sabahları bulantı ve kusma yaşanabilir. Kahve, yağlı ve aşırı baharatlı yiyecekler, sigara kokusu, parfüm gibi bazı kokular bu şikayetleri artırır. Çoğul gebeliklerde daha da sıkça görülen bu şikayetler bazen gebeliğin ilk habercisi olabilir. Üç gün süre ile hergün üç kezden fazla kusma ya da sürekli kusma olması yeterli besin almanızı engelleyerek kilo kaybına ve bebeğin de beslenmesinin bozulmasına neden olur. Böyle bir durumda hastanede kısa süreli bir misafirlik ile serum, mineral ve vitamin desteği gerekebilir. Gebelik süresince damarların genişlemesine bağlı olarak kan basıncının da düşmesiyle yorgunluk, baş ağrısı, bulantı ve hatta bayılmalar olabilir. Kalp atışlarındaki hızlanma, daha fazla kanın daha hızlı şekilde damarlarda dolaşmasına neden olur; böylece bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanır ve vücut ısısı da artar. Bazen yaşanan burun tıkanıklığı veya burun kanaması ile dişleri fırçalanırken diş etlerinde kanama olması da bu nedenledir. Bu dönemde hipotansiyon yönünden dikkatli olmak gerekir. Oturulan yerden veya yataktan hızlıca kalkmak ve gün içerisindeki çok yoğun aktivite, efor hipotansiyonu şiddetlendirebilir, başdönmesi ile bayılma görülebilir. Bu açıdan hareketleri biraz yavaşlatmak, gebelik öncesi hızlı hareket alışkanlıklarını sınırlandırmak ve başdönmesi hissedildiğinde en kısa sürede istirahat oldukça önemlidir. Düşük riski özellikle ilk 10 hafta içerisinde daha yüksektir. Bu dönemde gözlenecek bir kanama halinde, hemen istirahata geçerek doktorunuza haber vermeniz gerekir. Kahverengi leke tarzı kanamalar sık görülür. Asıl korktuğumuz açık kırmızı renkli kanamadır. Doktor kontrolünü takiben mutlak istirahat gerektirir. İlk 3 ay içerisinde bebeğin tüm organlarının gelişmesinden dolayı özellikle bu dönemde kullanılan tüm ilaçların, doktorun kontrolünde olması gerekir. Gerekmedikçe çok sayıda vitamin kullanımından, gereksiz antibiotik veya ağrı kesici kullanımından kaçınılmalıdır. Düşük riski halinde bazı gebelerde faydalı olabileceği düşünülerek kullanılan progesteron içeren hap ve iğnelerin de tüm gebeliklerde “aman düşük olmasın” zihniyetiyle kullanımından kaçınılmalıdır. Bu dönemin son haftasında (12-13. haftalar) bebeğin ilk anomali taraması yapılacaktır. Ultrasonografide bebeğin ense bölgesinin, burun kemiğinin ve genel ölçümlerinin değerlendirilmesi ile kanda yapılacak bazı hormon ölçümleri sayesinde bebeğin anomali taşıma riski belirlenir. Doktorunuza önemli ipuçları vermesi açısından bu inceleme kesinlikle atlanmamalıdır. İkinci 3 Ay Bu dönem gebeliğin keyfine daha iyi bir şekilde varılabildiği dönemdir. Vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte rahatsızlıklar hafifler, bebeğin haraketlerinin hissedilmesi ile birlikte anne ile bebek arasındaki duygusal bağ çok farklı bir boyut kazanır. Bu dönemde iştahta artış olur ve kilo alımı hızlanır. Karbonhidrat açısından zengin olan gıdalar, (ekmek, makarna, hamur işi tatlılar) kilo artışını hızlandırır. Kilo artışını kontrolde tutmak için diyette gerekli bazı düzenlemeler yapmak gerekir. Ancak her gün yarım saatlik hafif tempoda bir yürüyüş veya yüzme, kilo kontrolünü sağladığı gibi kasların da gücünü yitirmemesine yardımcı olur. Bu dönemde ayak ve bacaklarda sıkça görülen kramplara magnezyum ve kalsiyum takviyesi yapılması şikayetleri azaltır. Gebelik süresince progesteron hormonu, mide ve barsaklardaki düz kaslarda gevşeme, barsak hareketlerinde azalma ve kabızlığa, mide asidinin yemek borusuna kaçması ise yemek borusunda yanmaya neden olur. Yemeklerin uzun süre sindirim sisteminde kalması, daha çok besin maddesinin emilimini sağlayarak bebeğin daha iyi beslenmesini sağlar. Gebeliğin özellikle son dönemlerinde görülen kabızlık sonrası aşırı ıkınmanın, hemoroid oluşmasında rolü vardır. Bu dönemde büyüyen bebeğin ve vücudun hayati organlarının ihtiyacını sağlamak için, annenin kalp atım hızında artış olur ve pompalanan kan artar. Eğer daha önceden kalp hastalığınız varsa gebelik kalbinize ekstra yük olacaktır. Kanlanmanın artışına bağlı olarak vajinal akıntıda da artış olur. Akıntının kokulu olması ve kaşıntı ile birlikte görülmesi, ilişki sırasında yanma yaşanması, tedavi gerektiren bir enfeksiyon olduğunu düşündürür. Tedavi edilmeyen vajinal enfeksiyonlar düşük ve erken doğuma neden olabilir. 16-18. haftalarda bebeğin anomali testi tekrarlanmaktadır (üçlü test). Daha önce yapılan ikili test (12.-13. haftalarda) veya bu dönemde yapılan üçlü testte anomali riskinde bir artış saptandı ise amniosentez ile bebeğin genetik yapısının değerlendirilmesi gerekir. 26. haftada ise gebeliğe bağlı diabet araştırılması yapılmaktadır. Bu amaçla 50 gram şeker içilmesini takiben, bir saat sonra kan şekeri ölçülür. Eğer yüksek düzeyler saptanırsa daha detaylı tetkiklere geçilir. Gebeliğe bağlı diabet genellikle diyet ile kontrol altına alınabilir. Son 3 Ay Gebeliğin bu döneminde alınan kilolar, taşınan bebeğin ağırlığı ve duruş pozisyonundaki değişiklikler sırt ağrılarına neden olabilir. Bazı gebelerde gebelik hormonlarının etkisiyle kalça kemiklerinin birleşim yerlerinde gevşeme olur, kalçalarda ve öndeki çatı kemiğinin üzerinde ağrı ve sancı hissedilebilir. Son üç ayda ani ve ağır hareketlerden kaçınmak gerekir. Bazı gebeler yürürken zorluk çekerler. Gebeliğin bu döneminde rahimin ve bebeğin büyümesi kaburgalara baskı yaparak ağrıya neden olabilir. Gebeliğin son dönemlerinde bacaklarda ve ayak bileklerinde şişlik sık görülür. Yüz, el ve el bileklerinde şişme olması, pre-eklampsiye gidişin habercisi olabilir. Gebeliğin bu döneminde bazı gebelerde kan basıncı yükselir ve pre-eklampsi olarak adlandırılan riskli bir tablo ortaya çıkabilir. Bu nedenle son 3 ay kan basıncı ölçümlerine özen göstermek, atlamamak gerekir. Gebelik devam ederken rahim kasları, doğuma hazırlık için yaklaşık 20 -30 saniye süren Braxton Hicks kasılmaları adı verilen geçici kasılmalar gösterir. Bu kasılmalar, hafif adet sancısı veya karında hafif gerginlik şeklinde hissedilir. Gebeliğin bu dönemlerinde, bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesiyle idrar torbasına baskı olur ve sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyulur. Gebeliğin son dönemlerinde öksürme ve gülme sonucu, idrar kaçırma şikayeti ortaya çıkar. Her ne kadar sık idrara çıkma ihtiyacı zahmetli bir hal alsa da bol sıvı tüketiminden vazgeçilmemelidir. Meyve ve sebzelerin yine bol tüketimi hem kilo kontrolünde hem de kabızlık şikayetinin hafifletilmesinde yardımcı olacaktır. Bebeğin büyümesi ile birlikte rahim ve karın büyür. Yatış pozisyonunda zorluk ortaya çıkar. Sırt üstü yatmak annede rahatsızlık yarattığı gibi, bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden olur. Sırt üstü yatmaktan kaçınmalı, mümkün olduğunca tercihen sol yan pozisyonunda yatmak gerekir. Doğum işaretleri konusunda da bilgili olmak gerekir. 37 haftanın altında bu işaretlerin görülmesi erken doğum habercisi olacaktır. Karında düzenli aralıklarla sertleşme, kasılmalar, vajende bir bardak suyun boşalması gibi bir his, kanlı bir akıntı, erken veya vakitli bir doğumun başladığını gösterir ve hemen doktorunuza haber vermenizi gerektirir.
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...














