16 Nisan 2008 Çarşamba

bu bir spam blog kesinlikle degildir

bu site turkiyede moda ile ilgili en guncel haberlerin yine turkiyenin en iyi moda bloglarindan derlenen haberlerden olusan bir haberBlog sitesidir. bu sitenin amaci moda ile ilgilenen kisilerin gundemi takip etmek icin blogdan bloga gezinmesini engellemektir. Tek bir blog adresinden guncel butun haberlere ulasmak ve ilgilendigi haberin altinda yer alan kaynaga tek tikla ulasmalarini saglamaktir. Kisiler bu bloglari kendi rss programlarina ekleyerekte ayni islevi yerine getirebilirler. haberBloglarinin avantaji rss kullanmayi bilmeyen 
kisilere bu imkani saglamak, ilgilendigi haberlere her yerden tek tikla ulasimini saglamak ve insanlarin "acaba ilgilendigim konuda yeni yayina baslamis bloglar var mi" sorusuna cevap olmaktir.

Reklam yatırımları artarken, ajansların emeğinin değeri azalıyor





Geçen hafta Reklamcılar Derneği (RD) iki önemli toplantıdüzenledi. Derneğin Başkanı Cem Topçuoğlu ve Genel Müdürü Ayşegül Molu, önce 2007’yideğerlendirdi. Perşembe günkü toplantıda ise Ronald Baker ve David Wethey’iağırlayarak ajansların sunduğu hizmetin katma değerini artırmanın yollarınıaradılar.

Malum sektörkonkurlarda açık eksiltme tuzağına düşerek bindiği dalı çoktan kesti. Reklamverenlerkarşısında, entelektüel sermayesinin, fikirlerin ve yaratıcılığının gerçekdeğerini alabilmekte zorlanıyor. Komisyon sistemi çöküyor, henüz ortada her ikitarafı memnun edecek adil ve verimli çözüm de bulunabilmiş değil.

RD’nin verilerinegöre, reklam endüstrimiz geçen yıla göre yüzde 20 oranında büyüme göstermiş.4.1 milyar YTL olarak gerçekleşen yatırımların 1.7 milyarı TV’ye, 990 milyonYTL ise gazetelere yönlenmiş. Televizyonun payında yüzde 22, açık havanınpayında ise yüzde 46.8’lik bir artış gözlemlenmiş. Finans, inşaat ve iletişimen hızlı büyüyen üç sektör olmuş. RD’nin tahmini 2008’de sektörün yüzde 15-18oranında büyüyeceği ve internetin payının katlanarak artacağı doğrultusunda.

İKİZIT GÖRÜŞ

‘Değer mi’ başlıklıtoplantıda, Ronald Baker ve David Wethey, çok aydınlatıcı iki sunum yaptı.Ajansların gelirlerinin giderek düştüğü, fikirlerin ve yaratıcılığın gerçekdeğerinin tam olarak alınamadığı bir ortamda, üretim ve ücretlendirmearasındaki ilişkiyi doğru değerlendirebilmek için yapılabilecekler hakkındaçözüm önerileri getirdiler. Her iki konuşmacı da konusuna son derece hakimdi vesunumlarındaki görüşleri örneklerle, teorilerle ve verilerle destekledi.

Toplantının en hoşyanı, iki konuşmacının aynı görüşte olmamasıydı. Dolayısıyla tezleri,antitezleri bol, renkli bir konferans izleme fırsatı bulduk. CEO Dergisitarafından ‘Yeni Neslin Önde Gelen İş Gurusu’ unvanı verilen Ronald Baker,yüzünü geçmişe değil, geleceğe çevirmeyi tercih eden bir düşünür. Vera Sageisimli düşünce kuruluşunun babası olan Baker, toplam kalite yönetimi ve değerfiyatlandırması konusunda konferanslar veriyor, çok satan kitaplara imzaatıyor.

David Wethey,kariyerine 1965’te AC Nielsen’la başlamış. 40 yıllık kariyeri sırasında,endüstrideki tüm değişimleri gözleme fırsatı bulmuş. Son dönemde, ajans seçimive ilişkilerine yönelik olarak kurduğu ‘Agency Assesments’ şirketiaracılığıyla, ücretlendirme projelerine hizmet veriyor.

Cem Topçuoğlutoplantıda, fikrin değeri konusunun uzun bir yol olduğunu, bu konudaki çalışmalaradevam edeceklerini vurguladı. Gerçekten de ücret-değer ilişkisi çözülmedenreklamcılık sektörünün içine girdiği sarmaldan çıkmasına imkân yok.

SEKTÖRÜNEN BÜYÜK SORUNU, KONKURLAR

David Wethey reklamhizmet süreci içerisindeki en değerli aşamanın, ajansın müşterinin sorununatanı koyduğu başlangıç dönemi olduğu düşüncesinde.

Wethey ajansların sonderece değerli tespitlerini ve önerilerini konkurlarda bedavaya vermesini,sektörün kendi mezarını kazması olarak tanımlıyor. Ajanslara bir an önce sorunaodaklanmaktan vazgeçmelerini ve çözüme yönelmelerini öneriyor. Çözüm ise esnekve hızlı olmak, müşterilerin müşterilerini doğru anlayabilmek vedeneyimlemekten geçiyor.

Wethey, Baker’a göredaha eklektik, geçmişi anlamadan geleceğe bakılamayacağını savunuyor ve eldekisistemleri çöpe atmadan önce iyice düşünülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Wethey ajanslarakazançlarını artırmaları için şu önerileri sıralıyor: (1) Dönüşümler her zamanbüyük fikirlerle olmaz. Müşterilerin sorunlarını çözerken danışman kuruluşlarıörnek alın, çözümler için yüksek proje bedeli talep edin. (2) Toplantılarınızıen aza indirin. Zamandan tasarruf edin. (3) Ajansınızı geçmişte olduğu gibimedya, yaratıcı ve planlamacı olarak konumlayın. Hizmetlerinizi tek çatıaltında toplayın. (4) Kendinizi yıldızlar gibi ücretlendirmenin yolunu bulun veen önemlisi bir restoran gibi, mönünüzü her zaman renkli, iştah açıcı ve dikkatçekici tutmaya özen gösterin.

 

‘BİRAJANSI SAHİP OLMADIĞI MÜŞTERİLERİ BELİRLER’

Richard Baker,ajansların gerçek işinin reklamverenleri için değer yaratmak olduğudüşüncesinde. Baker, Amerikan Reklam Ajansları Birliği’nin verilerine göre,ajansların yalnızca yüzde 22’sinin hizmet bedelinin pazarlığını yaparkenmüşterilerin ticari başarılarını da ölçümlere dahil ettiğini hatırlatıyor.Sektörün fiyatlandırmayı mutlaka ticari sonuçlar bazında yapması gerektiğinisavunan Baker’a göre, ajans ve reklamverenin çıkarları aynı doğrultuda olmalı,tüm taraflar reklamı yapılan ürünün değerinin artması için birlikte çalışmalı,verimlilikten çok etkinlik üzerinde durulmalı, maliyetlere değil kazanılandeğer üzerine odaklanılmalı.

Baker, ideal birajans-reklamveren ilişkisinin temelinde güven olması gerektiğine dikkat çekiyor.Ajanslar sürekli olarak kendilerini yenilemeli, müşterilerinin işini çok iyianlamalı ve onlara ‘inovatif’ çözümler bulmalı. Ajans yöneticileri ise herfırsatta fikirlerin, uygulamalardan daha değerli olduğu tezini savunmalı. “Kârıartırmanın en iyi yolu, müşterilerin bir kısmına hizmet vermeyi reddetmektir”ve “Bir ajansı sahip olmadığı müşterileri belirler” diyen Baker, risk almadanbaşarının gelmeyeceğini hatırlatıyor.

Bu yazı 31.03.2008 tarihinde Milliyet İK'da yayınlanmıştır.



--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

MAKYAJDA AYRINTILAR





Özellikle çalışan kadınlar için sanırım makyaj artık yaşantımızın bir parçası. Gerçi yapılan piyasa araştırmaları gösteriyor ki Türkiye genelinde bakıldığında makya`ja pek de meraklı değiliz; kadınların yaklaşık %50'si makyaj ürünleri kullanıyor. Ama ben gene de özel bir toplantıya, özel bir geceye makyaj`sız katılacak kadın sayısının pek az olacağına inanıyorum. Genellikle kullanılan ürünler ise ruj, göz kalemi ve rimel olarak sıralanıyor. (Allık`sız sokağa çıkmayan ben için oldukça şaşırtıcı bir sonuç!)
Ekonomik yetersizlikten ve (hadi açık konuşalım) tembellikten kaynaklanan bir durum da var ki, o da makyaj`da doğru ürünleri kullanmamamız. Makyaj`ın 10 adımı olarak tanımladığımız rutini pek azımız yapıyoruz. Genellikle "rujumu süreyim, çıkayım" eğilimindeyiz. İşte size güzelliğe giden yolda 10 adım...

Aslında makyaj`a başlamadan önce yapmamız gereken çok önemli bir işlem var ki o da cilt bakımı. Unutmayın, bakımsız bir cildi en güzel makyaj bile kurtaramıyor. Cildinizin temizlenmesi, toniklenmesi ve nemlendirilmesinden oluşan bu ön hazırlık, yalnızca cildinizin daha iyi görünmesini sağlamakla kalmaz, kalıcı bir makyaj için mükemmel bir baz oluşturur.

1. Adım: Kusur Kapama:

Gözünüzün alt kısmına Kapatıcı Stiğinizi küçük noktalar halinde uygulayın. Yüzük parmağınızı kullanarak yumuşak hareketlerle yayın. Avon Kapatıcı Stiği cildinizdeki tüm lekeleri ve kusurları kapatmak için kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, sürdükten sonra görünmeyinceye kadar yaymak…

2. Adım: Fondöten
Doğru fondöten kullanımı nemlendirme ile başlar. Fondöten kullanmadan once cildinize mutlaka nemlendiricinizi sürünüz. Böylelikle fondötenin daha doğal ve kusursuz görünmesini sağlarsınız. Saç diplerinde ve çene çizgisinde fondötenin bir hat halinde kalmamasına dikkat edin. Eşit bir uygulama için fondöten süngerleri bayağı işe yarıyor ve sonuçta ellerinizin de kirlenmesini engelliyor.

Fondöten`de doğal cilt renginize yakın bir ton seçin. Yazın daha koyu bir ton seçmenizde fayda olabilir. Mükemmel fondöten gözle farkedilmemelidir. Çoğumuz cildimize kusursuz bir görünüm vermek için makyaj yaparız. Mükemmel bir cilt izlenimi vermek isteriz, mükemmel bir fondöten izlenimi değil! Fondöten`inizi, alın, burun, yanak ve çene üzerine birer damla sürün. Parmak uçlarınız veya bir sünger yardımıyla yayın. Nemli sünger, fondöten`inizin daha güçlü bir kapatma özelliğine sahip olmasını sağlar.

Ne kadar kapatma istediğiniz size kalmış. Daha çok kapatma için krem tipi, daha hafif kapatma özelliği için losyon tipi fondöten`ler yada renkli nemlendiriciler kullanabilirsiniz.

3. Adım: Pudra

İsteğinize göre Avon'un Sıkıştırılmış veya Toz Pudra`larından bir tanesini, alnınızdan başlayıp burun ve yanaklarınıza ve daha sonra çenenize hafif bir tabaka halinde uygulayın. Pudra cilde mat bir görünüm verir ve yumuşak bir yüzey oluşturur. Böylece allık için hazır pürüzsüz bir doku sağlar.


4. Adım: Allık

Allık`ınızı, gözün altından yanağın merkezinden başlayarak saç çizgisine doğru yukarı ve dışa doğru hareketlerle yayın. Yayma işlemini parmak uçlarınız veya bir fırça yardımıyla yapın. Allık`ın daha doğal görünmesi için geniş uçlu bir fırça kullanmanız yararlı olacaktır.
Makyaj`ın Altın Kurallar-2

Güzelliğimize düşkün olsak da, makyaj`ın 10 adımı olarak tanımladığımız rutini pek azımız yapıyoruz. Genellikle "rujumu süreyim, çıkayım" eğilimindeyiz. Geçen hafta size güzelliğe giden yolda 10 adımı anlatmaya başlamıştık. Makyaj`ın ilk adımları olarak fondöten, pudra ve allık`tan bahsetmiştik. Şimdi de gözler ve dudaklarla devam edeceğiz. 

MAKYAJDAKİ İNCELİKLER:
FONDÖTEN
       Uzmanların belirttiğine göre, fondöten, mutlaka temiz ve nemlendirilmiş cilde, nemli bir süngerle sürülmeli. Sünger her kullanıştan sonra yıkanmalı ve kurutulmalı. Fondöten aydınlık bir yerde sürülmeli, gündüz makyajı gün ışığında, gece makyajı da iyi aydınlatılmış bir yerde yapılmalı. Saç dipleri ile yüzün birleştiği yerde renk farklılığı olmamalı. Fondöten bu bölgelerde küçük dokunuşlarla iyice yayılmalı. Seçilen fondöten ten rengine uygun olmalı ve ince tabaka halinde sürülmeli.
       
PUDRA

       Fondöten üzerine sürülecek pudranın şeffaf olması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, eğer tek başına kullanılacaksa, ten rengine uygun olması ve büyük pudra fırçası ile ince tabaka halinde sürülmesi gerektiğini söylüyorlar.
       
GÖZ

       Uzmanlar, toz farların, kullanımı ve dayanıklılık açısından daha iyi olduğunu belirterek, sık sık temizlenen süngerli çubuk veya yumuşak fırçalarla sürülmesi gerektiğini kaydediyor. Gözlerin renginde far sürmenin her zaman çok iyi netice vermediğini ifade eden uzmanlar, kişinin, yakışacak rengi deneyerek bulması gerektiğini vurguluyor.
       Daha büyük gözler için...
       Uzmanlar, gözlerini daha büyük göstermek isteyenlere de şu önerilerde bulunuyor:
       “Kirpik diplerine siyah veya kahverengi göz kalemi ile ince hat çekmeli, göz ucundan da biraz taşırmalısınız. Alt kirpiklerin diplerine de ince hat çekmeli, ancak bir pamuklu çubukla hattın keskinliğini dağıtmalısınız. Gözleriniz birbirine yakın ise gözün şakak tarafındaki ucunu daha koyu renk bir far ile belirgenleştirmelisiniz. Gözleriniz birbirinden çok ayrık ise göz pınarının üstünü kaşa kadar koyuca ton bir far ile gölgelemelisiniz”.
       
MASKARA

       Siyah veya koyu kahverengi maskara sürerek gözlerin daha büyük ve anlamlı gösterilebileceğini belirten uzmanlar, maskara sürerken başı hafifçe kaldırıp aynaya bu şekilde bakarken boyamanın, göz çevresine bulaştırmamak açısından iyi bir teknik olduğunu söylüyor.
       
ALLIK

       Uzmanlar, allık fırçasının yumuşak ve uzun tüylü olması, sık sık yıkanması gerektiğini de ifade ederek, “Allığın rengi ten rengine uygun olarak pembemsi veya toprak tonlarında olmalıdır. Allık, asla bir leke gibi durmamalı, çok hafif kullanılmalı, fırça bastırılmadan hafifçe değdirilerek sürülmelidir. Gece makyajında kullanılan allık biraz daha koyu olabilir. Ancak çok iyi dağıtılmalıdır. Yuvarlak bir yüzü daha ince göstermek için allığı, elmacık kemiklerinin altından şakaklara doğru ve şakaklara sürmelisiniz. Köşeli bir yüzde, elmacık kemiklerinin üzerine ve çenenin alt - yan sınırına allık sürülürse yüzde daha yumuşak bir ifade sağlanabilir. Yazın yüzünüz güneşten bronzlaştığında her zaman kullandığınızdan daha koyu bir allıkla yüzünüze ışıltı katmalısınız” diyorlar.
       
DUDAK

       Dudak makyajında şeklin çok önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar şunları kaydediyor:
       “Dudaklar ince ise fondötenlenen dudakların bitimine kemik rengi bir kalemle ince bir çerçeve çizilir ve parmak uçlarıyla iyice dağıtarak hattın keskinliği azaltılır. Daha sonra dudak kalemi ile çerçeve çizilir ve içi uygun renk ruj ile boyanır. Açık renk rujlar dudağı daha dolgun gösterir. Kalın dudaklar, koyu renkli rujla daha ince gösterilebiliR



--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Tuğba Özay'ın Transparanlı Dönüşü

Çete suçlaması yüzünden 6 ayını cezaevinde geçirmek zorunda kalan ve ocak ayının sonunda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan ünlü manken bugün ilk defilesine çıktı.


Bugün Metrocity Alışveriş Merkezinde gerçekleştirilen İlkbahar-Yaz defilesinde podyuma çıkan Özay'ın yüzünde gülücükler açıyordu,siyah transparan elbisesini herzamanki ustalığı ile taşıyan özay 8 ay uzak kaldığı podyumlara izleyenlerin alkışlarıyla muhteşem bir dönüş yaptı.

Defile sonrasında Banu Noyan'ın kendisine sürpriz olarak hazırlattığı hoşgeldin pastasını manken arkadaşları ve defilenin sunuculuğunu yapan şarkıcı reyhan Karaca ile birlikte kesen özay'ın mutluluğu yüzünden okunuyordu.



















--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

mOdA





Tasarım harikası

Moda nedir ?

Giyimde Moda; İnsanların, özgürce,hissettikleri gibi, arzu ettikleri şekilde kendilerine yakışanı yaratmaları ve sergilemeleri midir?
"Moda insanın kendisine yakışandır" ama moda insanın kendi tenine göre renk seçimi, kendi fiziğine göre model seçimi midir? veya Kendine yakıştırdığını giymek midir moda?
İllede modaya uyacağım diyerek trendi yakalamaya çalışmak mı?
Nedir bu moda olayı, sizce nedir moda?

 

Moda yalnızca giysi anlamına gelmez. Sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi duyuları uyaran herşeyi içine alır.
Artık işler değişti. Her şeye tüketici karar veriyor. Uygun veya pratik olmayan şeyleri onlara empoze etmek mümkün değil.
Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Yeterince paranız varsa istediğiniz herşeye sahip olabilirsiniz. İnternet moda haberlerinin evrensel iletişimini, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Kimin, ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin.

Random House Sözlüğüne göre Moda

1. Giysi, etiket, davetler ve diğerlerinin günlük alışkanlık veya stili
2. Giyimin, davranışların vb. özellikle seçkin veya seçkin olmak için yapılanan bir toplum tarafından geleneksel kullanımı
3. Tarz, yol
4. Herhangi bir şeyin yapısı, formu

Bu tanımlar modanın zaman içinde gerçek anlamından uzaklaştığını kanıtlıyor. Bugün çoğumuz için moda, yalnızca giysi anlamına geliyor. Oysa bu kadar basit değil. Moda; sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi konuları, daha doğrusu duyuları uyaran herşeyi içine alır. Gene de, bu değişimin mantığı anlaşılabilir.
Tarihte, belirli bir çağa ait olan giyim stili kayıtlara 'moda' diye geçiyor. Giyim alışkanlığı; yaşanan anın havası ile eşanlamlı olarak kullanılıyordu.
Fikir önderleri tarafından daha çok tarihsel önemi kavranan sanatlar, o devrin modasından sorumlu olan insanlara da bağlıydı. Kraliçe Elizabeth dönemini düşünün... Shakespeare'in edebiyatını dobra dobra, siyasi anlamda dizginsiz ve güzeldi diye tanımlarken o dönemin giysileri için de aynı kelimeleri kullanabiliriz. Dönemin sanat halkalarını incelemeye devam edecek olursanız, benzerlikler yakalayacaksınız.
Tüm bunlar, toplumun elit kesiminin modayı bir kalıp içine koymak istediğini gösteriyor. Peki ne tür etkiler yarattı?.. Tarihe bakmak yeterli.
Şimdilerde modanın anlamı çok farklı. Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Birçok ülkedeki asil sınıf neredeyse yok oldu. Mevcut olan yerlerde de kişinin giysisinden asil veya basit biri olup olmadığını anlamak neredeyse imkansız. Kısaca, artık yeterince zenginseniz herşeye sahip olabilirsiniz. Moda hükmedilemeyen hayati bir güç olarak kaldı.
Hergün giyinmek zorunda olduğumuz gerçeğiyle yüzleşirsek, giysi seçimimiz ne giydiğimizi umursamamıza bağlı. Kıyafetlerimiz bizimle ilgili birçok şey söyler. Kendimize olan güvenimizi ve başkalarının bize bakışını etkiler. Özünde doğru olmasa da, bu böyle algılanıyor.
Tüm bunların ardından, gerçek şu ki moda üzerine çok konuşuluyor, para harcanıyor, yatırılıyor. Doğal bir talebin oluşmasıyla doğal olarak yeni bir iş alanı açılıyor. Eğer başarı sağlanırsa, moda sektörü kesinlikle getirisi en büyük olan iş kolu.
Yeni milenyum yaklaşırken, moda her yıl bir öncekinden daha farklı. WWD ve VOGUE gibi tarz belirleyicileri tarafından beğenildiği zaman satışa sokulan giysilerin yaratıldığı günler çok geride kaldı. Modanın itici güçleri olan tasarımcılar, perakendeciler, aracılar ve moda basını, bugün çok daha büyük bir güçle yer değiştirdi.
Kitle pazarlaması, modayı ele geçirdi. Etek boylarının kısalması veya uzaması gibi kaprislerle ilgilenilmiyor artık. İnsanlar ne istediklerinin farkında 'daha fazla' olmaya başladılar ve moda yarışı içinde olmak istemiyorlar. Şık giyinme arzusu yerini rahat giyime bıraktı. Değerler değişti ve artık insanlar giyimi hayatlarında bir öncelik olarak görmüyorlar. Daha ötesi insanların yalnızca eğlenmek için alışverişe harcayabilecekleri kadar zamanları yok.
Neyse ki, modacılar zeki ve tasarımcılar yavaş yavaş daha değişik düşünmeye başladılar. En yeni modayı dayatmak yerine, imaj oluşturmak üzerine yoğunlaştılar. İmaj, bugün modayla eşanlamlı düşündüğümüz bir kelime. Sezonun geçici heveslerinden yorgun düşen insanlar bu yeni düşünce akımını hoş karşılıyorlar. Her sezon sokakları adım adım gezmek yerine, kendi imajlarıyla özdeşleştirebilecekleri bir mağazayı tercih ediyorlar. Bu nedenle belirsizlikle geçen bir dönem yerini güvenilir bir kaynağa bıraktı. Eğer Ralph Lauren hayattaki tutkularınıza hitap ediyorsa, kıyafetlerini yalnızca gece ve gündüz giymez ayrıca iç çamaşırlarını, ev eşyalarını kullanabilir, duvarlarınızı onun tonlarıyla boyayabilir, parfümünü sürebilir, ayakkabılarını giyebilir, çantalarını taşıyabilir ve Ralph Lauren'in sizin için yarattığı dünyada yaşayabilirsiniz.
İmaj modadır. Bir düşünün, Calvin Klein-minimal; Ralph Lauren-yöresel İngiliz tarzı, rahat, lüks; Prada-keskin çizgiler, global; Gucci-sofistike ve herşeyden önemlisi seksi. Eğer bunların imajlarıyla özdeşleşebiliyorsanız satın alırsınız.
Bu çok basit formül milyarlarca dolarlık bir sektör yarattı. Stratejik düşünenler, tasarımcı ve terzilerin her sezon yarattıklarının yalnızca modaya göre değil kişinin kendini rahat hissedebileceği bir imaja uygun olmasını isterler. Bu nedenle, bir tüketicinin modaya uymasını garanti etmek yalnızca modaya uyması ile değil, kendi stili ve rahatının sağlanmasıyla da olur. Rahatlık, moda dünyası için yeni bir kavram.
İmaj yaratılması bir uzman ordusunun dahil olduğu bir 'dolar basma' makinasıdır. Pazar araştırması, tanıtım, 'in' modeller, makyaj uzmanları, fotoğrafçılar, kuaförler, art direktörler, stilistler, promosyon, reklam, ünlü kişilerin giydiği kıyafetler ve tabii ki satın aldığınız yerin havası... Her biri tüketiciyi baştan çıkarmada rol oynuyor.
İmaj yaratmak bir elbisenin basit bir taslağından çok daha karmaşık. Moda pazarlaması, büyük paraların döndüğü bir pazar ve tasarımcılar başarı için yalnızca yeteneklerine güvenmiyorlar. Bu yüzden yetenekleri, dizaynırlığın yanında tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çok yönlü olmalı. Bu büyük miktarda nakit para gerektiriyor. Geçen yüzyılda müşteri desteği ön plandaydı. Günümüzde markanın evrenselleşmesi için finansal destek gerekiyor ve bu alanda birçok yatırımcı var. LVMH'den Bernard Arnault, yeteneği zenginliğe çevirmeyi bilen işadamına iyi bir örnek.
Sırada internet var. Moda haberlerinin evrensel iletişimi, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Başlangıçta değişken ve gizli dünyalarına ne derece girilebileceğinden korkan modacılar, sonunda internetin işlerini öldürmekten çok, milyon dolarlık olanaklar sunduğunu fark ettiler ve siber dünyaya adım attılar.
Bugün, kimin ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin. Hepsi karşınıza çıkacak. Vogue, Elle, Bazaar gibi modanın önemli dergileri, daha ışıltılı ve ayrıntılı olan web sitelerini tamamladılar.
Artık işler değişti. Yaratıcılık tek başına yeterli değil; gerçekçilik, esneklik artı bu çok değişken ve rekabetçi dünyada ayakta kalabilmeyi sağlayacak yeterli kaynaklara sahip olmak, bugün modanın ne olduğunu bize anlatıyor.



--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Catherine Zeta Jones


1969 yılının Eylül ayında Galler’in bir balıkçı köyünde dünyaya gelen Jones, ekonomik nedenlerden ötürü çok küçük yaşlardan itibaren ağır işlerde çalıştı. Ailesinin işlerinin düzene girmesi ve sonunda babasının bir şeker fabrikası kurmasıyla birlikte biraz olsun rahata kavuştu. Fakat ne balıkçılık ne de şekerpancarı onun ilgisini çekmiyordu.




Genç yaşlardan itibaren oyuncu olmayı kafasına koyan Jones, insanların karşısında gösteriler düzenlemek ve herkesin ilgisini kendisinde toplamaktan büyük bir haz alıyordu. 4 yaşında Katolik kilisenin düzenlediği toplantılarda şarkı söyleyip dans
eden küçük yıldız, 11 yaşına gelince sahneye çıktı. İlk önceleri küçük çaplı oyunlarda rol alan Jones, 13 yaşında ilk büyük deneyimini bir West End yapımı olan “ Bugsy Malone ” adlı bir müzikalde gerçekleştirdi.



Aktris, 16 yaşına geldiğinde David Merrick’in “ 42nd Street ” adlı oyununda başrol oynayarak, bir daha dönüşü olmayacak bir yola ilk büyük adımını attı. Normalde ikinci bir rolde oynayacak olan Jones, başrol oyuncusunun olmadığı bir gece hırlı bir şekilde çalışırken yönetmen Merrick tarafından fark edilmesiyle birlikte başrolü kazandı. Sekiz hafta boyunca gösterilen oyun, aktrisi İngiltere’de bütün tiyatroseverler tarafından bilinen bir oyuncu haline getirdi.




Kariyeri boyunca daha çok televizyon dizilerinde gözüken Jones, 1990 yılında Fransız yönetmen Philip de Broca’nın 1990 yapımı “ Scheherazade ” adlı filminden hemen sonra televizyona transfer oldu. Aynı yıl içerisinde İngiliz televizyonlarının nostaljik dizisi “ The Darling Buds of May ”de rol aldı. Bu filmle birlikte İngiltere çapında bir süper star haline gelen Jones, bundan sonraki üç yıl içerisinde parasal açıdan çok parlak bir dönem yaşadı. Bu dönem içerisinde Hollywood’a ilk adımlarını atmaya başlayan aktris, ABC kanalının sevilen filmi “ The Young Indiana Jones Chronicles ”da kalıcı bir rol kazandı.



Ününü kısa sürede Amerika’ya da yayan Jones, 1994 yılında kariyerinin belki de en güçlü etkiyi bırakan rolünü oynadı. CBS’nin “ Return of Native ” filminde başrol oynayan aktris, ardından “ Catherine the Great ” adlı bir TV filminde rol adlı.



Filmografisi içerisinde daha çok tarihi ve nostaljik filmlere ağırlık veren Jones, bu tarz filmlerin en iddialısını 1992 yılında Marlon Brando ile oynadığı “ Christopher Columbus: The Discovery ” ile gerçekleştirdi. 1993 yılında Barbara Hershey ile “ Splitting Heirs ” ile birlikte kamera karşısına geçen aktris, 1996 yılında da Billy Zane ile “ The Phantom”'da rol aldı.
Bu sırada ünlü yönetmen-yapımcı Steven Spielberg’in dikkatini çeken Jones, Spielberg’in yapımcılığını üstlendiği ve Antonio Banderas ve Anthony Hopkins gibi ünlü oyuncuların yer aldığı “ The Mask of Zorro ” da rol aldı. Ardından Sean Connery ile birlikte “ Entrapment ” adlı filmin başrolünü paylaştı.



Filmde seksi bir mücevher hırsızını canlandıran Jones, belki de filmin tek dikkat çeken noktasıydı. Aktris 1999 yılında “ The Haunting of Hill House ” adlı vasat bir filmde rol aldı. Bu sırada Michael Douglas’ın sözleşmeli evlilik teklifini kabul eden aktris, kısa bir süre sonra Douglas’tan hamile kaldı.



Sert yüz ifadesini, gizemli bakışları ve seksi gülüşüyle bütünleştirince hemen hemen her sinema izleyicisini ekrana odaklayabilecek bir güzelliğe sahip olan Jones, vasat filmlerin kurtarıcısı olarak yapımcılar tarafından aranan bir yıldız. Bu özelliği yüzünden belki de oyunculuğunu istediği gibi sergileyemeyen ve de eski Jones gibi oyunculuğu ile anılmayan bir Hollywood kurbanı da sayılabilir. Gerçi Jones bundan fazla da şikayetçi de


--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Oscar töreni ardından...

En şık:

Marion Cotillard

Tasarım: Jean Paul Gaultier Denizkızı teması

Mücevherler: Chopard

Ayakkabı: Sergio Rossi

Tasarım taşıyan ismi adeta deniz kızı yapmış, zarif, renk seçimi ve aksesuar uyumu hoş.

En rüküş ünlü:

Anne Hathaway

Tasarım: Marchesa

Mücevher: Harry Winston

Bir yerde okuduğuma göre davetler için en detaylı hazırlanan ünlü de o. Ama sakınan göze çöp batar derler ya, yine bir şeyler olmamış. Hem tek omuz olsun, hem kırmızı olsun, hem drapeler tuttursun, kuyruğu da olsun, çiçekler de konsun. E daha ne olsun?

En kötü kıyafet taşıyan ünlü:

Eski bir model olduğu halde Cameron Diaz

Tasarım: Dior by J. Galliano

Mücevher: Bulgari

Tasarımın arkası buruşmuştu, tafta gece boyunca daha da buruştu. Sırt dekoltesi ve göğüs kızmı o kadar sıkıydı ki, çirkin bir görünüm oluşuyordu.

En şaşırtan ünlü:

Jennifer Garner

Tasarım: Oscar de la Renta

Mücevher: Van Cleef & Arpels

Bizi şaşırtan makyajı oldu, ilk görüşte tanıyamadık. Oscar amca ne yapsa yakıştırır.

En ümitsiz ünlü:

Jenifer Hudson

Tasarım: Roberto Cavalli

İnsan kendisini daha iri gösterebilmek için başka ne yapabilir ki? Cavalli ağlıyor olmalı.

En işini bilen ünlü:

Nicole Kidman

Tasarım: Balenciaga
.
Mücevher: L'Wren Scott

Şık olmanın ve göbeği gizlemenin en iyi yolu siyah uzun bir Balenciaga giyip boynunuza taktığınız pırlantalarla dikkatleri oraya çekmenizdir.

En şık çift:
.
Johnny Depp
.
Tasarım: Giorgio Armani
.
Vanessa Paradis
.
Tasarım: Chanel Haute Couture
.
Mücevher: Chanel
.
Adams Family'i andıran bir görüntü veriyor olabilirler ama bence en uyumlu giyinen çift onlardı.Siyah tuvalet ade ama bir o kadar da gösterişliyli küçük detaylarıyla.

En gösterişli ünlü:

Heidi Klum

Tasarım: John Galliano Haute Couture.

Tartışmasız bu senenin en iyi fotoğraflarını o verdi. Gösterişli, güzel, göz alıcı.

Bu Oscar törenlerinden çıkarılacak dersler:
.
Siyah her zaman risksiz renktir.
.
Kırmızıyı herkes taşıyamaz.
.
Yanınızda parlak ve hoş bir sarı tuvaletle salınan biri olsa da, saçlarınızı bir yere gitmeden en az bir kaç gün önce boyayın. Ve mümkünse o kadar koyu boyamayın. Hatta hiç boyamayın. Ne'ettin sen John Travolta?
.

--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Kate Moss üstsüz

kate-moss-ustsuz.jpg 


Agent Provocateur adlı ünlü iç giyim markası, Kate Moss ‘a yeni koleksiyonunun çekimleri için teklif götürdü.


Bir yıl önce aynı firma, Moss’un düzensiz hayatı nedeniyle ilişkilerini askıya almıştı. Daily Mail ‘in haberine göre buna sebep firmanın yöneticilerinden Serena Rees ile Moss arasındaki gerginlikti.


Ve görünen o ki, ünlü mankenin Jamie Hince ile evlenmeye karar vermesi olumlu tepkiler uyandırmaya başladı bile.


Ünlü mankenin özellikle uyuşturucu kullanırken çekilen resimlerinden sonra birçok iş anlaşması iptal edilmişti. Ancak güzel manken yaptığı hatadan çabuk dönmesini bildi…


Aşağıda bir Fransız dergisi için çekilmiş çok özel fotoğraflar var.


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


Kate Moss shows her small breasts in B&W topless photoshoot for the French Liberation newspaper - Hot Celebs Home


EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...