Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında Türk Milli Takımı'nın ve Fatih Terim'in maaşları, primleri bolca konuşuldu. Futbolcularımız reklâmlarda rol aldı. Kazançlarının azlığı, çokluğu tartışıldı. Türkiye'de son dönemde gündemde olan spor pazarlaması üzerinde biraz daha fazla duruldu. Dünyada, spor ve reklâm ilişkisi son derece ciddi bir platformda, büyük rakamlar, uzun vadeli kontratlar ve derin araştırmalar üzerinde yürütülüyor. Türkiye'de uzun dönemli stratejilerden, sağlam araştırmalardan söz etmek zor. Kararlar daha çok taktiksel veriliyor. Başarı olduğunda, bir anda pek çok kuruluş ortadaki dalgadan yararlanmak üzere destek vermeye kalkışıyor. Sonuçta, kimin ne kazandığı pek belli olmuyor. Ayrıca, sponsor hakları da çoğu kez karambole gidiyor. Oysa yıldızlar liginde, atılan her adım, alınan her doların hesabı veriliyor. Kazanılan para da, markaya yapılan katkı da ölçülüyor, değerlendiriliyor. Forbes dergisinin zenginler listesinde yer alan sporcuların kazançlarına bakıldığında, son derece çarpıcı rakamlar görülüyor. Dünyanın en çok kazanan sporcusu, ünlü golf oyuncusu Tiger Woods. Onu 50 milyon dolarla Beckham izliyor. 115 MİLYON DOLAR GELİR Yılda yaklaşık 115 milyon dolar geliri olan Woods'un, 2010'da bankada bir milyar doları olacağı tahmin ediliyor. Nike, Accenture, Buick, Gillette, Gatorade, American Express, Rolex gibi kuruluşların oyuncuya kazandırdığı rakam, yılda 115 milyon doları buluyor. 2008'de, sol dizinde bir sorun olduğu için turnuvalara katılmayan Tiger Woods, bugüne kadar birinciliklerinden toplam 82 milyon dolar kazanmış durumda. Golf'un en önemli turnuvası olan 'Grand Slam'lerde tam 14 birinciliği var. Dünya turnuvalarında ise 96 kez kupayı evine götürmeyi başarmış. Tiger Woods çok yetenekli, üstün bir sporcu. Dikkatli, odaklanmayı iyi biliyor, sakinliğini korumaya önem veriyor. Çok çalışıyor, işi şansa bırakmıyor. Aynı zamanda her açıdan mükemmel bir profesyonel. Başarılı bir öğrenci olarak yetişmiş. Aile değerlerine önem veriyor, özel yaşamına dikkat ediyor. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Temiz, sayılan, sevilen bir kişisel marka oluşturduğu için, önemli reklâm verenler bol sıfırlı kontratlarla peşinden koşuyor. Bizim gençlerimiz, ne yazık ki, kısa bir süre sonra şan ve şöhretin kurbanı olmaktan kurtulamıyor. Egolar şiştikçe, çalışma hırsı azalıyor. Çevreleriyle ve medyayla olan ilişkilerini yönetemiyorlar. Süreyya Ayhan ve İlhan Mansız gibi, Tanrı'nın verdiği müthiş yeteneği ve yarattıkları değeri, kendi elleriyle yok ediyorlar. Fatoş Karahasan |
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
OH MY GOD KATIE !?!!

--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder