9 Eylül 2008 Salı

Mide rahatsızlığı olanlar oruç tutarken dikkat etmeli




Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Pata, ülser, reflü gibi hastalığı olanların oruç tutmaya başlamadan önce dikkatli olmalarını öneriyor.


Oruç tutulurken bütün gün midenin boş kalması mide ve bağırsak hastalıkları açısından bazen sorun oluşturabiliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Pata, “aktif ülseri, yeni geçirilmiş mide kanaması, ülserli giden bağırsak hastalıkları, mide kanseri, bağırsak kanseri gibi hastalıkları olanlara oruç tutmamalarını tavsiye ediyoruz ancak ısrarlılarsa bu süreçte çok dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatıyoruz” diyor.Dr. Pata, “Öncelikle kişinin mide rahatsızlığı varsa ramazandan önce ilaçla kontrol altına alınması gerekir” diyerek mide hastalarıyla ilgili şunları söylüyor:

“Oruç tutmanın vücut için yararlı etkilerini hepimiz biliyoruz, ancak mide ve bağırsaklarımızda bu süreçin bazı zorluklar yaratabileceğini de unutmamak lazım. Uzun açlık süresince mide de bazı salgılarda azalma olmaktadır. Bu durum mide ve bağırsakları dış etkenlere karşı daha duyarlı hale getirir ve varolan belli belirsiz bir gastrit, iyileşme yolunda olan bir ülser ya da benzer hastalıklar bu şartlar altında belirginleşir. Bu yüzden daha önce mide şikayetleri olanların ya da geçirilmiş ülser, mide kanması gibi geçmişi olanların oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka Gastroenteroloji Bölümü’ne başvurup hekim önerisini dikkate almaları uygun olur. Yine sık karşılaştığımız reflü hastalığında oruç tutmak sorun yaratabilir. Normalde biz reflü hastalarına az az, sık sık yiyin, yedikten sonra hemen yatmayın gibi önerilerde bulunuruz. Ramazanda ise uzun süre aç kaldıktan sonra iftar da hızlı yemek yemek, karnı fazlası ile doldurmak reflü ataklarını tetikleyecektir. Bu nedenle reflü hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gerekiyor. Doktorlarına danışarak belki ramazan boyunca ilaç almaları gerekebilir.”


Doç. Dr. Cengiz Pata, mide bağırsak hastalığı olanlara şu önerilerde bulunuyor:

“Reflü mide asidinin ve içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır. Sıklıkla yemek borusu ve mide birleşimindeki kapakçık benzeri yapının zayıflaması sonucu oluşur. Midenin fazla gıda ile dolması mide basıncını artırarak yemek borusuna doğru yiyeceklerin ve asidin kaçışını artırır ve reflü gelişir. Bu sebeple gastroozogfagial reflü tanısı almış hastalarımızın öncelikle iftarda yeme alışkanlıklarını değiştirmeleri uygun olur. Mesela bir çorbadan sonra ana yemeğe geçmeden önce bir süre ara vermek hem hazım için hem de midenin boşalmasına zaman tanımak yönünden faydalı olacaktır. Yine bu tip şikayetleri olanların dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan birisi de sahura kalkıp yemek yedikten sonra hemen yatmamak olmalı. İdeali yemekler yenildikten 2 saat sonra yatağa girilmesidir. Ülser hastalarının ise önce ülserini tedavi edip ondan sonra oruç tutmaları gerekir. Uzun süre açlık, mide asidini artıracağı için, ülseri de tetikleyecektir. Öte yandan sahurda ve iftarda hamur işi, kızartma ağırkılı beslenmeden kaçınmak doğru our. Mide kanseri olan, mide ameliyatı olmuş beslenme güçlüğü çeken hastaların oruç tutmalarını önermiyoruz.”


Ramazan öncesi hazırlık…

Ramazan ayına girmeden önce vücudun alışması için birkaç gün önceden daha çok sıvı almayı öneren Dr. Pata, “Oruç tutan kişilerin önceden bol bol sıvı almasında fayda var. Özellikle uzun ve sıcak günlerde sıvı, tuz ve vitamin dengelerinin çok iyi sağlanması gerekir. Ramazan ayı öncesinde ve süresince bol sulu sebze yemekleri, salatalar ve meyve tüketilmesi, ayran yoğurt gibi gıdaların sofradan eksik edilmemesi önemli. Ramazanın bir hafta on gün öncesinde az az yiyerek mideyi alıştırmak faydalı olacakıtr; böylece ramazan dönemi de az yenerek ve rahat geçirilebilir. Bunun için gündüz yemeklerini azaltıp daha çok kahvaltıya ağırlık verip, akşamları daha da hafif yenebilir. Oysa ramazanda aç kalacağız diye ramazanın öncesinde yemeklere çok yüklenilmesi son derece yanlış. Çok yenildiği sürece mide çok yemeğe alışıyor ve genişliyor. Sonraki süreçte adaptasyon daha da zor oluyor” diyor.




--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Diyetinizi Bozan 5 Etken


Sağlıklı yemek yeme programlarını uygulayanlar zor zamanlarını nasıl atlatmışlar? Radyo programımda yakın zamanda bu soruyu soran bir e-posta aldım. Zor şartlarda yiyeceklerle kişisel mücadelenin detaylı anlatılıdğı mailde, tatiller, aile ile birlikte yemek yeme, özellikle de davetlerde nasıl yeme isteğine engel olunamadığı anlatılıyor.Sorusu, kilo ile mücadele eden her hangi biriyle tamamen aynıydı. Bu, özel bir diyetle büyük bir başarı kazanan bir insandır ama vagondan düşmeye devam etmiştir. Bunu yaptığında tekrar dönmenin zor olduğunuda biliyordu. Bu konu hakkında bilgim olup olmadığını merak etti.


Ve bunlardan biri: Bunun sık sık gerçekleşmediğinde onun bir mucize olduğunu düşünüyorum.


Neden? Yemek davranışlarınızı değiştirmeye çalıştığınızda gizli güçlerin, size karşı bir komplo kurduğu sık sık görülür.


Neyse ki, bu güçleri fark etme, sizin üzerinizdeki etkilerinin azalmasına yardımcı olabilir.


1. Alışkanlıklar ve şartlanma


Yemek yeme alışkanlığı, doğumunuzdan beri var olmuştur. Yiyecek, toplumsal şartlar, ayinler, yerler, insanlar ve duyguların her çeşidiyle güçlü olarak birleşi ama hiçbiri uygun değildir. Bu yanıtlar, birkaç hafta hatta birkaç ay bile ” uzaklaşmayın”. İnsanlar, yerler, eşyalar ve duygular gibi bu faktörlerin özel bir yıldızları olan zamanı umun ve en iyi niyetlerle bile basit olarak yeneceksiniz.


2. Yiyecek alerjileri ve aşırı duyarlılıkları


Bu, “bir tane bile yiyemeyeceğine bahse girerim” sendromu arkasındadır. Vücudumuzda bir tepki elde etmek için duyarlı olduğumuz yiyecekler, vücudun doğal ağrı kesicisi olan endorfinlerin ortaya çıkmasıyla takip edilir. Bu endorfinler, kendinizi iyi hissetmenizi sağlar ve yiyeceklere daha bağlı olmanızı kolaylaştırır. Sigara içen birinin sigaraya bağlı olması gibidir. Sigaralar, vücut için kesinlikle iyi değildir ve sigarayı ilk içtiğinizde boğuluyormuş gibi hissedersiniz. “Zarara” bir kere adapte olduğunuzda bağlanmaya başlarsınız. Sigarayı bırakırsanız ve sigaraya tekrar başlarsanız neler olur? Her zaman deli gibi istersiniz. Çoğu sorunun ortaya çıkmasına neden olan bu yiyecekler, dışarıda, tatilde ve diğer durumlar boyunca cezbeden aynı yemeklerdir.


3.Beyin kimyası


Yemeklere karşı olan isteğimiz, serotonin gibi nörotarnsmitterler tarafından güçlü olarak etkilenirler. Serotonin seviyeleri, çeşitli biyolojik nedenlere göre azalırlar ve tükenirler, yiyecekleri istememize tabi olur ( PMS boyunca çoğu kadının şekeri istemesi, ilk örnektir). Kortizolların, ( bir stres hormonu) yüksek seviyeleri karbonhidratları aşırı istememize neden olabilirken stres, de rol oynar.


4.Genetik faktörler


Bunu tamamen anlayabilmem konusunda uzak durmama rağmen iştahı ve kilo almayı etkileyen bu genlerin, genom içerisinde gizlenmiş olduğuna gezegende yaşayan hiç kimsenin inanmadığı bir gerçektir. İnsanların kilo almasını kolaylaştıran ve bazı insanların da kilo vermesini zorlaştıran şüphesiz genetik bir bileşendir. Vücudunuzun “tercih ettiği” kilo oranını genetik olarak belirtebilir. Bazı insanların gerçekten bu oranın dışında olmasına rağmen direnmeden onu başrmayı ummamasıdır.


4.Tamamen Kontrol Dışı Toksik Yiyecek Tedariği


Senede 90,000 yiyecek reklâmına maruz kalırsınız, yani, diyetinizin korkunç olmasıdır. Her gün maruz kalacağınız restaurantlara, alış veriş merkezlerine, alış veriş merkezlerinde yemek için ayrılmış bölümlere, atıştırma yerleri, açık büfelere, büroda hafif öğle yemeği, Pizza Huts, Chinese paketlere, aşırı market gezintilerine, Starbucks ve gözlemeye yapan yerlere maruz kalırsınız. İnsanların wagondan düşüp bu sağlıksız olan yieyecekleri ” deprivasyon” yemeniz için yiyecek endüstrileri, bu yiyecekleri size cazip, taze, sağlıklı ve lezzetli göstermek için onların toksik atıkları azaltmak ve mutfak yemeği olarak görünmesini sağlayarak milyon dolarlar harcıyorlar.


Orada bahse girin. Arasıra yemek yeme isteğinizi azaltmak ve “sadece 2″ kilo vermek için kendinizi zorlamaktansa, yaptıklarınızdan kendinizi olarak görmeyi tercih ederim.


Bu çevrede, aslında bu sağlıksız yiyecekleri yememeye dayanabilirsiniz, kilo verebilirsiniz ve tekrar sağlığınıza kavuşabilirsiniz. Gücünüzü ve kabiliyetinizi güçlendirmek sizin için bir armağandır!


Bu arada, diğer bir neden de var, yükü artırmak için ona bağlı kalmadığınızda, bu diyetten uzak kalmanız için harika bir nedendir ve ayrıca bırakmak istediğimden emin de olamam: buna mutluluk derim. Yemek yeme ve lezzetli yemekleri denemek için eğlenceli harika yerler vardır. Kendiniz için yaptığınız, zorlayıcı ve yıkıcı olmadığı ve sıkıntı, üzüntü, kızgınlık, diğer sayısız nedenler tarafından tarih edilmediği sürece devam edebilirsiniz.





--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...

Hiç yorum yok: