Gazetemiz geçtiğimiz günlerde, geleceğe yönelik stratejilerini paylaşmak amacıyla Ankara ve İzmir’de ‘Milliyet Buluşmaları’ düzenledi. Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Faik Açıkalın, yazarlarımız Fikret Bila, Metin Münir, Meral Tamer, Güngör Uras ve Hurşit Güneş’le birlikte, İstanbul’dan uzaklaşıp, gündeme İzmir ve Ankara’dan bakma fırsatı bulduk. Dışarıda ne olursa olsun işini en iyi biçimde yapmaya kararlı reklamcılar, yatırımlarına devam eden ve rekabetçi gücünü artırmaya çalışan iş adamlarıyla tanışmak, hepimize çok umut verdi. Reklam ve pazarlama dünyasının temsilcisi olarak, her iki ildeki meslektaşlarımla tanışmaktan büyük bir keyif aldım. Köklü şirketlerin yanısıra sektöre yeni katılan şirketlerin kurucularında da aynı heyecanı gözlemledim. Herkes yaratıcı ve etkisi yüksek işler yapmayı diliyor. Ancak, reklamverenlerin belli bir boyuta geldiğinde İstanbul’a göçmesinden de şikayetçiler. Sedat Ergin’in bir petrol tankeri metaforuyla tanımladığı Milliyet’in gelecek stratejilerine gelince, gazetemiz dışarıdaki hava nasıl olursa olsun sakin ve sağlam duruşuyla yoluna devam edecek. Tıpkı dev bir petrol tankeri gibi, fırtınalarda, dalgalı sularda bile rotasından çıkmayacak. Milliyet, Sedat Ergin’in deyimiyle, ‘doğrultu tutarlılığı’, mesleğe, okuruna saygısı, işine özeni ve ilkeli duruşuyla, ‘basında güveni’ sunmaya devam edecek. BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLMAMAK İÇİN... Malum, okumayı, araştırmayı pek sevmiyoruz. Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un kitaplarını “Okuyamıyorum, başlıyorum ancak bitiremiyorum bir türlü” yakınmalarıyla eleştiren bir toplumuz. Proust’la, James Joyce’la, Kafka’yla, Mann’la, Tolstoy’la, Dante’yle büyümüş çocukların ülkeleriyle rekabet etmekte de zorlanıyoruz doğal olarak. Bilgimiz yok, ancak fikrimiz var. O kadar güçlü inançlarla savunuyoruz ki fikirlerimizi, karşı görüşlere ve sorgulamalara tüm kapıları kapıyoruz. Araştırmalara bakılacak olursa, Milliyet okuru fikirlerinden önce bilgi almayı tercih ediyor. Her gün 1 milyon 452 bin kişi, Milliyet’in yazarlarına kulak veriyor. Tüm gazeteler içinde AB grubu ve üniversite mezunu en yüksek okur oranı Milliyet’te. Aynı şekilde, sinema ve tiyatroya gitme konusunda da, Milliyet okurları çok ileride. TGI araştırma sonuçları, Milliyet okurlarının yüzde 29’unun, kullandıkları ürün ya da hizmetlerle ilgili fikir ve yorumlarıyla, başkalarını ikna edebildiğini ortaya koyuyor. AYŞE TEYZE'NİN SEVGİLİ GÜNGÖR URAS'I İnsan en iyi seyahatte anlaşılır, derler. İzmir ve Ankara’daki toplantılarda, Güngör Uras’a olan saygım ve sevgim bin kat daha arttı. Güngör Bey, gerçek bir iletişimci. Ekonomiye yaşamı ve insani boyutu katıyor. Öncelikle karşısındakinin kim olduğuna bakmadan, herkese aynı özeni gösteriyor. İnsanları can kulağıyla dinliyor, sorular soruyor, konuşmalar sırasında notlar alıyor, sahip olduğu büyük bilgi birikimini asla ortaya dökmüyor, karşısındakiyle aynı dili kullanıyor. Yıllardır, Ayşe Teyze’ye doların gidişatını anlatabilmenin sırrı, bu kadar günlük yaşama ve normal insanlara yakın olabilmekten geçiyor belli ki. Kendisiyle birlikte daha önce Milliyet Business için Kahramanmaraş’ta ve Yılın Girişimcisi için Adana’da düzenlenen toplantılara katılmıştım. Güngör Bey, restoranlarda servis elemanlarıyla, çarşıda esnafla bir kaç dakika içinde ahbap oluyor. Can alıcı soruları hoş sohbet içerisinde soruyor, olaylarla ilgili içgörülerini netleştiriyor. Bilmeyi değil, anlamayı tercih ediyor, dolayısıyla anlattıklarının anlaşılması da kolay oluyor. Güngör Uras’ın rafine bir yemek zevki olduğunu bilirdik. Ankara gezisi sırasında tarihe olan düşkünlüğüne de tanık olduk. İki toplantı arasındaki birkaç saatten istifade, bizleri önce Çıkrıkçılar Yokuşu’na, sonra Rahmi Koç Müzesi’ne götürdü. Onun gözüyle, eski Ankara’yı görmek, bölgede tanıdığı esnafla konuşmak ve bu arada biraz da alışveriş yapmak çok keyifliydi. Viki Habif ve Funda Sıdalı’yla birlikte teşekkürlerimizi müze çıkışında, “En büyük Güngör Bey” alkışlarıyla dile getirmiştik. Ben de bu satırlar aracılığıyla, kendisiyle aynı çatı altında çalışmaktan duyduğum mutluluğu ifade etmeyi diliyor, ‘marka gazeteci’ arayanlara, Güngör Bey’le tanışmalarını öneriyorum. Bu yazı 24.03.2008 tarihinde Milliyet İK'da yayınlanmıştır. |
--> Haberin devamını okumak için tıklayın(Click to Read Source)...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder